O, acı verecek şekilde zayıftı.
- She was painfully thin.
O, acı verecek şekilde zayıftı.
- She was painfully skinny.
Her otuz dakikada doğum sancım var.
- I have labor pains every thirty minutes.
Bu son derece sancılıydı.
- It was terribly painful.
Vücudumun her tarafında ağrılarım ve sızılarım var.
- I have aches and pains all over my body.
Sırtımda kötü bir ağrım var.
- I have a bad pain in my back.
Midemde ara sıra olan ağrılar var.
- I have occasional pains in the stomach.
Bu sabah sol gözümde bir ağrı vardı fakat şimdi daha az ağrılı.
- This morning I had a pain in my left eye, but it is less painful now.
Çoğu denizanası sokmaları ölümcül değil ama çoğu yine de oldukça ağrılıdır.
- Most jellyfish stings aren't deadly, but many are pretty painful nonetheless.
Onun yüzü acıdan şekil değiştirmişti.
- His face is distorted by pain.
Bu acıya dayanamıyorum.
- I cannot bear this pain.
Cézanne doğanın yeni bir biçimde nasıl resmedileceğini biliyordu.
- Cézanne knew how to paint nature in a new way.
Sabahleyin ağrı ızdıraplıydı.
- In the morning, the pain was excruciating.
Sol ayak parmağımda ızdıraplı bir acı hissettim.
- I felt excruciating pain in my left big toe.
Kimse acı çekmek istemez.
- Nobody wants to be in pain.
Çocuk bir baş belasıdır.
- The kid is a pain in the neck.
Sen bir baş belasısın.
- You're a pain in the ass.
Acı çekiyor gibi görünüyorsun.
- You look like you're in pain.
Tom Mary'nin acı çektiğini hissetti.
- Tom sensed that Mary was in pain.
Bunlar çocukluğum hakkında sahip olduğum en acı veren anılar.
- These are the most painful memories I have of my childhood.
Emeksiz kazanç olmaz.
- No gains without pains.
Çok eziyetli. Onu durdurun!
- It's so painful. Stop it!
O, bana yardım etme zahmetinde bulunmadı.
- He spared no pains to help me.
O gerçekten zahmetli görünüyor.
- That looks really painful.
O gerçekten yorucu görünüyor.
- That looks really painful.
O gerçekten zahmetli görünüyor.
- That looks really painful.
Çok eziyetli. Onu durdurun!
- It's so painful. Stop it!
O, acı verecek şekilde zayıftı.
- She was painfully thin.
O, acı verecek şekilde zayıftı.
- He was painfully thin.
Umarım çok üzücü değildi.
- I hope it wasn't too painful.
Bu can sıkıcı olmalı.
- That's got to be painful.
Bunun can sıkıcı olacağını biliyordum.
- I knew it would be painful.
That was the most painfully sung rendition of Fly Me to the Moon that I've ever heard.
Your mother is a right pain.
I had to stop running when I started getting pains in my feet.
The wound pained him.
The pain of departure was difficult to bear.
It pains me to say that I must let you go.