or same = the two words must be in the same sentence

listen to the pronunciation of or same = the two words must be in the same sentence
İngilizce - Türkçe

or same = the two words must be in the same sentence teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

near
(İnşaat) yakın

Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar. - After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.

Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı? - Excuse me, is there a toilet nearby?

near
yakınlarda

Yakınlarda ucuz bir otel biliyor musunuz? - Would you know a cheap hotel in the near?

Yakınlarda bir çiçek mağazası var. - There is a flower shop near by.

near
az kalsın

Yoldan geçerken az kalsın araba çarpıyordu. - He was nearly hit by the car while crossing the street.

near
-e bitişik
near
elisıkı
near
civarında

Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur. - Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.

Yolumu nehir civarında kaybettim. - It was near the river that I lost my way.

near
yakında

Yakında bir telefon var mı? - Is there a telephone near by?

Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı? - Excuse me, is there a toilet nearby?

near
{f} yaklaş

İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı. - Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near.

Sözlük yaklaşık yarım milyon kelime toplar. - The dictionary gathers nearly half a million words.

near
daha yakındaki
near
{s} eli sıkı
near
(sıfat) yakın, samimi, eli sıkı, cimri
near
(zarf) yakın, yakında, yaklaşık olarak, hemen hemen
near
yakınında

Dün ben Denizli'ye gittim ve kümesin yakınında bir horoz gördüm. - Yesterday I went to Denizli and I saw a rooster near the coop.

Eczane, hastanenin yakınında. - The pharmacy is near the hospital.

near
ne
near
neredeyse

O oraya varmadan önce, neredeyse hava kararacak. - By the time she gets there, it will be nearly dark.

O çift neredeyse her gece içer. - That couple gets soused nearly every night.

near
sıkı

Araba frenleri sıkıştığında neredeyse bir kaza yapıyorduk. - We nearly had an accident when the car brakes jammed.

near
hemen hemen

Amerika'da, benim programım hemen hemen her gün farklı ve benzersizdir. - In America, my schedule is different and unique nearly every day.

Hemen hemen hiç yakın dostu yoktur. - She has nearly no close friends.

near
{f} yakınlaşmak
İngilizce - İngilizce
near