namuslu

listen to the pronunciation of namuslu
Türkçe - İngilizce
Türkçe - Türkçe
Ahlak kurallarına uygun olarak davranan: "Benim babam namuslu bir vatanperverdi."- A. Gündüz
Uygun, hilesiz, gereği gibi: "Sallanma, git bana namuslu bir kahve pişir."- M. Ş. Esendal
Uygun, hilesiz, gereği gibi
Ahlâk kurallarına uygun olarak davranan
LEKESiZ
NAMUS
(Osmanlı Dönemi) İrade-i İlâhiyenin tecellisi
NAMUS
(Osmanlı Dönemi) Şeriat
NAMUS
(Osmanlı Dönemi) Irz, iffet, edeb, hayâ
NAMUS
(Osmanlı Dönemi) Hâzık
NAMUS
(Osmanlı Dönemi) Nizam
NAMUS
(Osmanlı Dönemi) Hayırlara ait gizli hâllerin hâmil ve vâkıfı olan. Bu mânada Cebrâil Aleyhisselâm'a ıtlak olunur. Sair melâikenin vâkıf olmadıkları vahyin sırlarına vakıf ve mahrem olması cihetiyle ona namus-u ekber denilmiştir
NAMUS
(Osmanlı Dönemi) Bir kimsenin mahrem, gizli esrarı olup işleri ve hallerinin iç yüzüne vakıf ve muttali kimseye denir
NAMUS
(Osmanlı Dönemi) Melâike
NAMUS
(Osmanlı Dönemi) Mahir
NAMUS
(Osmanlı Dönemi) Emniyet ve istikamet gibi faziletlerin muhassalası olan pek kıymetli haslet
NAMUS
(Osmanlı Dönemi) Av ve t
Namus
iffet
Nâmus
(Osmanlı Dönemi) IRS
namus
Sililik, iffet
namus
Dürüstlük, doğruluk
namus
Bir toplum içinde ahlak kurallarına karşı beslenen bağlılık
namus
(Osmanlı Dönemi) kânun
namuslu