Gözetlemede muhtemelen büyük bir hata olduğunu zannediyorum.
 - I think that it likely that there was a major fault in the lookout.
Yeni yasa büyük bir reformdu.
 - The new law was a major reform.
Çözülmesi gereken başlıca üç sorunumuz var.
 - We've got three major problems that need to be solved.
O başlıca şikayetimdi.
 - That was my major complaint.
Kate asıl branş olarak Almancayı alıyor.
 - Kate is majoring in German.
Tom üniversitede edebiyatı asıl branş olarak aldı.
 - Tom majored in literature at the university.
Tütün önemli ürünlerden biridir.
 - Tobacco was one of their major crops.
Kate'e bir filmde önemli bir rol oynama fırsatı verildi.
 - Kate has been given an opportunity to play a major role in a movie.
Tom mimariyi asıl branş olarak seçiyor.
 - Tom is majoring in architecture.
Tom üniversitede edebiyatı asıl branş olarak aldı.
 - Tom majored in literature at the university.
Tom bir müzik majörü değil.
 - Tom isn't a music major.
Binbaşı Anderson savaşı durdurmaya hazırdı.
 - Major Anderson was ready to stop fighting.
Tom emekli bir hava kuvvetleri binbaşı.
 - Tom is a retired air force major.
Binbaşı yüzbaşının üstündedir.
 - A major is above a captain.
Esas branşım orta çağ Avrupa tarihidir.
 - My major is medieval European history.
Esas branş olarak hangi konuyu seçtin?
 - What subject do you major in?
This is Major Jones.
I have decided to major in mathematics.