Drinking alcohol during pregnancy can cause birth defects.
- Hamilelik sırasında alkol içmek doğum kusurlarına neden olabilir.
They have eliminated all imperfections.
- Bütün kusurları ortadan kaldırdılar.
I am loving Tatoeba despite all its imperfections.
- Ben tüm kusurlarına rağmen Tatoeba'yı seviyorum.
I can't find a single flaw in his theory.
- Onun teorisinde tek bir kusur bulamıyorum.
How can you speak such flawless German?
- Nasıl böyle kusursuz Almanca konuşabiliyorsun?
This eye defect can be corrected by surgery.
- Bu göz kusuru ameliyatla düzeltilebilir.
Recent investigations have demonstrated that the application of Emmet's theory is not always without defects.
- Son araştırmaların gösterdiğine göre, Emmet'in teorisinin uygulanması her zaman kusursuz değildir.
For all his faults, Tom had a fundamental sense of decency.
- Tüm kusurlarına rağmen, Tom temel ahlak anlayışına sahipti.
It is cruel of you to find fault with her.
- Onda kusur bulduğun için zalimsin.
I am fed up with imperfect people, so I've decided to isolate myself for a while.
- Ben kusurlu insanlardan bıktım, bu yüzden bir süre kendimi tecrit etmeye karar verdim.
They have eliminated all imperfections.
- Bütün kusurları ortadan kaldırdılar.
Neither Tom nor Mary is correct.
- Ne Tom ne de Mary kusursuz.
Excuse me, but you're mistaken.
- Kusura bakma ama hatalısın.
There's nothing physically wrong with him.
- Onda fiziksel olarak hiçbir kusur yok.
Don't take this the wrong way, but what you have related doesn't matter.
- Kusura bakmayın ama, anlattıklarınızın hiçbir önemi yok.
I didn't notice the imperfection.
- Ben kusuru fark etmedim.
They have eliminated all imperfections.
- Bütün kusurları ortadan kaldırdılar.