Tom'un planı tamamlanmamıştır.
- Tom's plan is incomplete.
O tamamlanmamış bir cümle.
- That is an incomplete sentence.
O eksik olarak oluşan kalp kapağı ile doğdu.
- He was born with an incompletely formed heart valve.
Yol tarifi eksik görünüyor.
- The directions seem incomplete.
O eksik olarak oluşan kalp kapağı ile doğdu.
- He was born with an incompletely formed heart valve.
Salata; zeytinyağı, kızarmış ekmek parçaları ve fındık olmadan eksiktir.
- The salad is incomplete without olive oil, croutons and nuts.
Sözlük eksik. Sadece J harfine kadar gidiyor.
- The dictionary is incomplete. It only goes to the letter J.
He got four incompletes out of five courses last semester.
The shiniest of the red balls. (Identifies an object but lacks a verb which assigns any action to the object).