He checked that all the doors were safely shut.
 - Bütün kapıların güvenli bir şekilde kapatılıp kapatılmadığını kontrol etti.
He did a check on the quality.
 - O, bir kalite kontrol yaptı.
Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.
 - Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.
Nobody can control us.
 - Hiç kimse bizi kontrol edemez.
Tom got a grip on his emotions.
 - Tom duygularını kontrol altına aldı.
The pilot was having trouble controlling the aircraft.
 - Pilot, uçağı kontrol ederken zorluk yaşadı.
How are you at controlling your temper?
 - Öfkeni nasıl kontrol ediyorsun?
Hand washing is one way to control bacteria.
 - El yıkama, bakterileri kontrol etmek için bir yoldur.
Tom's right hand began to shake uncontrollably.
 - Tom'un sağ eli kontrol edilemez bir biçimde titremeye başladı.
Korea received an inspection from the International Atomic Energy Agency.
 - Kore, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından kontrol edilmiştir.
Tom is checking ID's.
 - Tom kimlikleri kontrol ediyor.
Why are you checking Mary's mailbox?
 - Neden Mary'nin posta kutusunu kontrol ediyorsun?
The pilot was having trouble controlling the aircraft.
 - Pilot, uçağı kontrol ederken zorluk yaşadı.
The pilot is trying to restore communication with the control tower.
 - Pilot, kontrol kulesi ile olan iletişimi onarmaya çalışıyor.
The puppets are controlled by wires.
 - Kuklalar teller tarafından kontrol edilir.