Bu şakadan başka bir şey değildi.
- It was nothing but a joke.
Şaka ile öyle söyledim.
- I said so by way of a joke.
Fıkra anlatmak hoşuma gidiyor.
- I like to tell jokes.
Tom fıkra anlatmakta çok iyi.
- Tom is very good at telling jokes.
Şaka yapma zamanı değil.
- This is no time for joking.
Tom Mary'nin şaka yapmadığını söyleyebilir.
- Tom could tell that Mary wasn't joking.
Tom fıkraları anlatmada iyi değildir.
- Tom isn't good at telling jokes.
Tom Mary'nin fıkrasını duyduğunda kıkır kıkır güldü.
- Tom chuckled when he heard Mary's joke.
Siz benimle şaka yapmamalısınız.
- You should not play a joke on me.
O, o konuda bir şaka yaptı.
- He made a joke about it.
Şaka yapıyor olmalısın.
- You have to be joking.
Şaka yapıyor olmalısın.
- You've got to be joking.
Şaka yapıyor olmalısın.
- You have to be joking.
Tom'un şaka yapıp yapmadığını söyleyemem.
- I can't tell if Tom is joking or not.
Şaka yapmakta iyi değilim.
- I'm not good at making jokes.
O, tam bir alay konusu.
- He's a complete joke.
O tam bir alay konusu.
- She's a complete joke.
The president was a joke.