O haber raporu gerçeklerle tutarsız.
- That news report is inconsistent with the facts.
Onun dün söylediği geçen hafta söylediği ile tutarsız.
- What he said yesterday is inconsistent with what he said last week.
Bu çelişkili görünüyor.
- This seems contradictory.
Her şey çelişkilidir.
- The whole thing is contradictory.
Söyledikleri şeyler hissettiklerine aykırı.
- What they say is contradictory to their feelings.