help%21 teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- help
- yardım etmek
O,çocukken,annesine yardım etmek için sıkı çalıştı.
- Child as he was, he worked hard to help his mother.
Sadece ,sana yardım etmekten çok hoşnut olacak.
- He will be only too glad to help you.
- help
- yardım
Dün babama yardım ettim.
- I helped my father yesterday.
Her kimin ihtiyacı olursa ona yardım et.
- Give help to anyone who needs it.
- help
- {f} yararı olmak
- help
- {i} çözüm
Soruna bir çözüm bulmak için bize yardım eder misiniz?
- Could you help us find a solution to the problem?
Tom bir çözüm bulmamıza yardım etmeyi kabul etti.
- Tom has agreed to help us find a solution.
- help
- {i} çare
Çocuk öfkesinde çaresizdir.
- The child is helpless in his rage.
O olmazsa, çaresiz kalırım.
- Without him, I would be helpless.
- help
- {i} imdat
İmdat! Onlar bana vuracaklar!
- Help! They're going to hit me!
Pierrette İmdat, imdat! diye bağırdı Ben katlediliyorum!
- Help! Help! cried Pierrette, I'm being murdered!
- Help
- {ü} İmdat!
Pierrette İmdat, imdat! diye bağırdı Ben katlediliyorum!
- Help! Help! cried Pierrette, I'm being murdered!
İmdat! Onlar bana vuracaklar!
- Help! They're going to hit me!
- help
- çare olmak
- help
- Yardım, YardımEt yardım / bilgi
- help
- infak
- help
- yararlı olmak
- help
- {f} faydası olmak, fayda etmek
- help me
- bana yardım edin
O, kılıcını sallarken bana yardım edin! diye tekrarladı.
- Help me! he repeated while waving his sabre.
Lütfen bunu aşağı çekmek için bana yardım edin.
- Please help me take this down.
- help out
- (deyim) help someone out yardim etmek
- help out
- yardımda bulunmak
- help s.o. out
- birine yardım etmek: Can you help her out with her French? Fransızcasına yardım edebilir misin?
- help
- (Spor) savunmada yapılan yardım
- help
- yardımlaşma
- help
- {i} hizmetçi
- help
- {i} yardımcı
Ben size seve seve yardımcı olacaktım, sadece şimdi çok meşgulüm.
- I would gladly help you, only I am too busy now.
Bu bulaşıkları yıkamama yardımcı olabilir misin?
- Can you help me wash these dishes?
- help
- (Bilgisayar) açıklama
Açıklaman için teşekkürler. Bu, cümleyi doğru anlamaya yardımcı olur.
- Thanks for your explanation. It helps to understand the sentence correctly.
Sadece geçen gün neden yardım edemediğimi açıklamak istedim.
- I just wanted to explain why I couldn't help the other day.
- help
- saye
Yardımın sayesinde başarabildim.
- With your help, I could succeed.
Onun yardımı sayesinde, ev ödevimi bitirdim.
- Thanks to his help, I finished my homework.
- help
- uşak
- help
- acıyı dindirmek
- help
- muavenet etmek
- help
- katkıda bulunmak
Bize yardım etmenin en iyi yolu kendi dilinizde katkıda bulunmaktır.
- The best way to help us is to contribute in your own native language.
- help button
- (Bilgisayar) yardım düğmesi
- help center
- (Bilgisayar) yardım merkezi
- help contents
- (Bilgisayar) yardım içerikleri
- help contents
- (Bilgisayar) yardım içeriği
- help file
- (Bilgisayar) yardım dosyası
- help files
- (Bilgisayar) yardım dosyaları
- help finder
- (Bilgisayar) yardım bulucu
- help on
- (Bilgisayar) hakkında yardım
- help on
- (Bilgisayar) yardımı
Bu konuda yardımına ihtiyacım olacak.
- I'm going to need your help on this.
Bir şey için yardımına ihtiyacım var.
- I need your help on something.
- help options
- (Bilgisayar) yardım seçenekleri
- help search
- (Bilgisayar) yardım arama
- help side
- (Spor) yardım tarafı
- help someone out
- birine yardım etmek
- help to
- destek çıkmak
- help topics
- (Bilgisayar) yardım konuları
- help type
- (Bilgisayar) yardım türü
- help using
- (Bilgisayar) yardım kullanarak
- help yourself
- buyurunuz
- help
- medar olmak
- Help yourself
- özünüz alınız (yemek/istenilen şey)
- Help yourself
- Buyurun
Hoşunuza giden bir şeye buyurun.
- Help yourself to anything you like.
Lütfen bisküvilere buyurun.
- Please help yourself to the cookies.
- Help!
- Yetişin!
- help
- kömek etmek
- help
- kömek
- help
- {f} yardım et
Dün babama yardım ettim.
- Yesterday I helped the father.
Dün babama yardım ettim.
- I helped my father yesterday.
- help
- (to ile) (özüne) almak
- help
- işe yaramak
- help
- daha iyi yapmak
- help develop
- yardımı geliştir
- help grow
- yardımı artır
- help index
- yardım dizini
- help program
- yardım bağdarlaması
- help&
- yardım et
- help a person on with st.
- Doğum st bir kişi yardımcı olur
- help desk
- yardım masası
- help desk department
- Müşteri destek bölümü
- help down
- inmesine yardım etmek
- help for help
- yardım kullanımı
- help in
- içeri girmesine yardım etmek
- help list
- listesi yardım
- help mater
- mater yardım
- help me please
- Beni lütfen yardım
- help of
- yardım
- help on
- desteklemek, omuz vermek
- help on
- yardım
Arkadaş birbirlerine yardımcı olmalıdır.
- Friends should help one another.
Birbirimize yardım etmek bizim görevimizdir.
- It is our duty to help one another.
- help sb to sth
- (birine bir şey) ikram etmek
- help screen
- ekran yardım
- help someone up
- Destek/dayanak vermek, kakmasına yardım etmek
- help up
- Destek/dayanak vermek, kakmasına yardım etmek
- help
- yardımına koşmak
- help
- {f} yardım etmek; katkıda bulunmak: I don't see how I can help you. Sana nasıl yardım edeyim bilemiyorum
- help
- yürütmek
- help
- {f} yardımcı olmak
Tom Mary'ye okul giderlerini ödemesine yardımcı olmak için para gönderdi.
- Tom sent money to Mary to help her pay for school expenses.
Bana yardımcı olmak için zamanın var mı?
- Do you have time to help me?
- help
- çare bulmak
- help
- {f} başa çıkmak
- help
- {f} elinde olmak
- help
- kurtulmasına yardım etmek
- help
- rahatlatmak
- help
- imdadınaa yetişmek
- help
- help oneself kendi kendine servis yapmak
- help
- {f} imdadına yetişmek
- help
- aşırmak
- help
- {i} muavin
- help
- yardım edin
Lütfen Bay Nomura'yı karşılamama yardım edin.
- Please help me welcome Mr. Nomura.
Yardım edin! İçeride kilitli kaldım!
- Help! I've been locked in!
- help
- {f} kurtarmak
Çatırdayan evliliğimizi kurtarmak için yardıma ihtiyacımız var.
- We need help in fixing our broken marriage.
Tom'dan başımı beladan kurtarmak için bana yardımcı olmasını istedim.
- I asked Tom to help me get out of trouble.
- help
- faydası olmak
- help and tips
- (Bilgisayar) yardım ve ipuçları
- help balloon
- (Bilgisayar) yardım balonu
- help desk
- (Bilgisayar,Teknik) bilişim danışmanı
- help desk
- karşılama bankosu
- help desk operator
- yardım masası sorumlusu
- help details
- (Bilgisayar) yardım ayrıntıları
- help develop
- yardımı geliştirmek
- help dialog
- (Bilgisayar) yardım iletişim kutusu
- help for ok
- (Bilgisayar) tamam yardımı
- help forward
- ilerlemesine yardımcı olmak
- help forward
- desteklemek
- help function
- yardım işlevi
- help grow
- yardımı artırmak
- help id
- (Bilgisayar) yardım kimliği
- help information
- yardımbilgisi
- help key
- (Bilgisayar) yardım tuşu
- help level
- yardım düzeyi
- help menu
- Yardım menüsü
- help msn
- (Bilgisayar) msn yardımı
- help o.s. to
- (kendi kendine servis yaparak) (yiyeceklerden) almak: He helped himself to a piece of the cake. Kekten bir dilim aldı
- help on
- (Fiili Deyim ) yardıma devam etmek
- help on edit
- (Bilgisayar) edit yardımı
- help oneself
- kendisi almak
- help oneself to
- buyurmak
- help oneself to
- almak
- help oneself to
- dadanmak
- help oneself to
- aşırmak
- help page
- (Bilgisayar) yardım sayfası
- help screen
- yardım ekranı
- help select
- (Bilgisayar) yardım seç
- help smb. to smth
- servis yapmak
- help smb. to smth
- sunmak
- help smb. to smth
- ikram etmek
- help string
- (Bilgisayar) yardım dizesi
- help text
- yardım metni
- help the lady
- bayana yardım etmek
- help the poor
- aç doyurmak
- help wanted
- personel aranıyor
- help wanted
- eleman aranıyor
- help yourself
- buyrun
Her ne istiyorsanız buyrun.
- Please help yourself to whatever you like.
İstediğiniz yemeğe buyrun lütfen.
- Please help yourself to any food you like.
- help yourself
- takılın
- help&
- yardim et
- help/faq
- (Bilgisayar) yardım/sss
- ask for help
- yardım istemek
- I need help
- yardıma ihtiyacım var
- be of help
- faydası dokunmak
- be of help to
- faydası dokunmak
- by the help of
- yardımıyla
- call for help
- yardım talebinde bulunmak
- call for help
- yardım istemek
- call for help
- imdat istemek
- can i help you
- sana yardım edebilirmiyim
- can i help you
- yardımcı olabilir miyim
- can i help you
- size yardım edebilirmiyim
- come to the help of
- imdada yetişmek
- context help
- (Bilgisayar) içerik yardımı
- extended help
- (Bilgisayar) genişletilmiş yardım
- extended help
- (Bilgisayar) genel yardım
- hope for help
- medet ummak
- how to use help
- (Bilgisayar) yardım kullanımı
- more help
- (Bilgisayar) daha fazla yardım
- need somebody's help
- birine işi düşmek
- online help
- (Bilgisayar) anında yardım
- receive help
- yardım almak
- request for help
- yardım talebinde bulunmak
- request help
- yardım istemek
- requesting help
- yardım istemek
- seek help
- yardım talebinde bulunmak
- seek help
- yardım aramak
- self help
- pulsu
- self help
- kimseye muhtaç olmama
- show help
- (Bilgisayar) yardımı göster
- shrink help
- (Bilgisayar) yardımı daralt
- thanks for your help
- yardımın için teşekkürler
- there is no help for it
- yapılacak bir şey yoktur
- there's no help for it
- onun çaresi yok
- tip help
- (Bilgisayar) ipucu yardımı
- using help
- (Bilgisayar) yardım'ı kullanma
- using help
- (Bilgisayar) yardım kullanma
- using help
- (Bilgisayar) yardım kullanımı
- with the help of
- yardımıyla
- without help
- adamsız
- Would you help me?
- Bana yardım eder misiniz?
- can't help
- -meden edememek
- can't help
- elinde olmamak
- contextual help
- bağlamsal yardım
- on line help
- çevrimiçi yardım
- self help
- kendine yardım
- self-help
- öz özüne yetme
- self-help
- başkasına muhtaç olmama
- without outside help
- dışarıdan yardım almadan
- Bilge can´t help but win
- k. dili Bilge´nin kazanması kesin
- God help us
- Allah yardımcımız olsun!
- Google Accounts Help
- Google hesapları yardımı
- I couldn´t help smiling
- Kendimi gülümsemekten alamadım
- There´s no help for it
- Onun çaresi yok
- We couldn´t help the plane being late!
- Uçağın gecikmesi bizim kabahatimiz değildi!
- a request for help
- yardım dileme
- acceptance of help
- yardım kabul
- assistance; help or encouragement
- yardım; yardım veya teşvik
- bespeak sb's help
- yardım etmek
- beyond help
- yardım ötesinde
- by the help
- yardımı ile
- can ı help me
- ı bana yardımcı olabilir
- can't help
- Elinde olmamak, -den yapamamak. "İ can't help looking at the girl."
- couldn't help
- Kendini birşey yapmaktan alıkoyamamak
- couldnt help
- ebil yardım
- cries for help
- yardım için ağlıyor
- financial or other help
- mali ya da diğer yardım
- get help
- Yardım almak
Yardım almak zorunda kalacaksın.
- You'll have to get help.
Biz yardım almak zorundayız.
- We've got to get help.
- god helps those who help themselves!
- tanrı Kendilerini yardımcı olur!
- i can't help
- (İ can't help doing ...) Kendini ...den alamamak
- need help
- yardıma ihtiyacı var
Sizden birinin yardıma ihtiyacı var mı?
- Do any of you need help?
Onlardan bazılarının yardıma ihtiyacı var.
- Some of them need help.
- please help
- lütfen yardım edin
- render help
- yardım render
- self-help
- Kişisel gelişim
Kişisel gelişim kitapları Amerika'da çok popüler.
- Self-help books are very popular in America.
- self-help book
- Kendi kendine yardım kitabı
- to help
- yardım etmek
Korkarım ki yardım etmek için yapabileceğim çok şey yok.
- There is not much I can do to help, I am afraid.
Birbirimize yardım etmek bizim görevimizdir.
- It is our duty to help one another.
- with the help of
- - nin yardımıyla