hasty

listen to the pronunciation of hasty
İngilizce - Türkçe
{s} aceleci

Onun yalan söylediği sonucuna varmada çok aceleci davrandım. - I was too hasty in concluding that he was lying.

Çok aceleci olmayalım. - Let's not be too hasty.

{s} çabuk
{s} ivedi
{f} acele ile
ivecen
telesik
acele

O bana cevap vermede biraz acele idi. - She was a bit hasty in answering me.

Acele bir yemek yedik ve hemen ayrıldık. - We ate a hasty meal and left immediately.

aceleye gelmiş
aceleyle/telaşla yapılan
hastiness acelecilik
{s} tez
su veya sütle yapılmış mısır lapası
{s} telaşçı
{s} hızlı

Bu hızlı bir çeviriydi. - This was a hasty translation.

telâş
{s} çabuk sinirlenen
{s} düşüncesiz
aceleci/acele
telâşçı hasty pudding mahallebi
{s} düşüncesizce yapılmış
telâşla
hastily aceleyle
aceleci,adv.acele ile: adj.acele
acul
evecen
hasty pudding
un lapası
hasty pudding
muhallebi
hasty ambush
(Askeri) Hazırlıksız pusu
hasty attack
(Askeri) ani taarruz
hasty attack
(Askeri) ANİ (HAZIRLIKSIZ) TAARRUZ: Kara harekatlarında fırsattan yararlanmak için zamanın hıza çevrildiği bir taarruzdur
hasty attack
(Askeri) hazırlıksız taarruz
hasty breaching
(Askeri) (LAND MINE WARFARE) GEDİK AÇMA (KARA MAYIN SAVAŞINDA): Zaman faktörünün detaylı keşif, hazırlıklı gedik açma veya engelleri aşmaya elvermediği mayın tarlalarında hizmet dışı kalmış araçlar veya tahrip kalıpları yolu ile patlama sonucu uygun metotlarla gedik açma. Bak. "breaching"
hasty breaching
(Askeri) GEDİK AÇMA, BİR MAYIN TARLASI, BARİYER VEYA TAHKİMAT ARASINDAN UYGUN BİR METOTLA SÜRATLE YOL BULMA
hasty crossing
(Askeri) hazırlıksız geçiş
hasty crossing
(Askeri) ACELE (HAZIRLIKSIZ) GEÇİŞ: Bir nehir veya akarsuyu detaylı hazırlık yapmak için uzun müddet duraklamaksızın, mevcut veya hemen tedarik edilebilecek geçiş vasıtaları kullanılarak yapılan geçiş
hasty crossing
(Askeri) acele geçiş
hasty decontamination
(Çevre) acele arındırma
hasty defence
(Askeri) HAZIRLIKSIZ SAVUNMA: Normal olarak düşmanla temas halinde iken veya temas çok yakın olduğunda yapılan bir savunma. Bu savunmada özellik avcı çukurları, silah mevzileri ve engellerden faydalanarak arazinin tabii gücü geliştirilir. Bak. "deliberate defence"
hasty defence
(Askeri) hazırlıksız savunma
hasty departure
apar topar ayrılma
hasty departure
zengin kalkışı
hasty entrenchment
(Askeri) acele tahkimat
hasty field fortification
(Askeri) acele sahra tahkimatı
hasty field fortification
(Askeri) ACELE SAHRA TAHKİMATI: Düşman ateşi veya her an beklenen düşman taarruz tehdidi altında inşa edilen avcı çukuru, siper, silah amplasmanı veya engel. Acele sahra tahkimatı; daha dikkatle düşman ateşi veya tehdidi yokken yapılan "hazırlanmış sahra tahkimatı (deliberate field fortification) " kadar itinalı ve mükemmel olamaz
hasty intrenchment
(Askeri) ACELE TAHKİMAT: Ateş altında veya düşman taarruzunun çok yakın olduğu hallerde yapılan basit tahkimat. Bu tahkimatın başlıcaları; avcı çukuru (foxhole), islah edilmiş mermi çukuru (improved shell hole) ve sürünme hendeği (shallow connecting trench) dir
hasty minefield
(Askeri) acele mayın tarlası
hasty minefield
(Askeri) ACELE MAYIN TARLASI: Her an beklenen düşman taarruzuna karşı korunmak için, acele olarak meydana getirilen mayın tarlası. Bak. "deliberate mine field"
hasty profile
(Askeri) basit arazi kesiti krokisi
hasty profile
(Askeri) BASİT ARAZİ KESİTİ KROKİSİ: Münhanili bir haritadan çıkarılan ve arazi üzerindeki belirli noktaların birbirine nazaran yüksekliğini gösteren kaba bir kesit krokisi
hasty river crossing
(Askeri) acele nehir geçişi
hasty sling
(Askeri) ACELE TÜFEK KAYIŞI AYARI: Bak. " hasty sling adjustment"
hasty sling adjustment
(Askeri) ACELE TÜFEK KAYIŞI AYARI: Atış esnasında sarsıntıyı önlemek için, tüfek kayışının süratle ayarlanması. Askı kayışı sol kolun altından ve arkasından geçirilir. Bu ayarlama, tüfek kayışı ilmek ayarından daha çabuk yapılır; fakat, onun kadar sağlam olmaz. Buna (hasty sling) de denir. Bak. "loop sling adjustment"
hasty sling adjustment
(Askeri) acele tüfek kayışı ayarı
hasty trench
(Askeri) BASİT SİPER: Genel olarak, düşman ateşi veya her an beklenen taarruz tehdidi altında kazılmış, derinliği az siper
hasty trench
(Askeri) basit siper
hastily
apar topar
hastily
acele ile
hastier
{f} daha süratli
hastiest
en süratli
hastily
aceleyle

O, aceleyle valizini hazırladı. - He hastily packed his bags.

Kızı aceleyle sarı evin arkasında saklandı. - His daughter hastily hid behind the yellow house.

hastily
telaşla
hastily
süratle
hastiness
telaş
hastier
süratli
not deliberately considered or pondered; hasty
kasten kabul edilmez ya da düşündü; acele
hastily
aceleci bir şekilde
hastily
alelacele

Meseleyi daha tam anlamadan, alelacele fikrini söyledi. - Before understanding the situation clearly, he hastily gave his opinion.

hastily
acilen

O acilen isimlerimizi not etti. - He hastily wrote down our names.

hastily
acele

O, aceleyle valizini hazırladı. - He hastily packed his bags.

Fadıl aceleyle evlendi. - Fadil hastily married.

hastily
z. aceleyle
hastiness
{i} acelecilik
hastiness
{i} gayret
hastiness
{i} aşırı çaba
hastiness
aceleci
hastiness
evecenlik
İngilizce - İngilizce
Acting in haste; being too hurried or quick. (e.g. Without much thinking about it they made a hasty decision to buy it.)
{a} quick, speedy, passionate, hot, rash, early
A hasty event or action is one that is completed more quickly than normal. After the hasty meal, the men had moved forward to take up their positions. = quick, hurried + hastily hasti·ly He said good night hastily, promising that he would phone Hans in the morning = hurriedly
in haste; as, a hasty retreat; a hasty sketch
Demanding haste or immediate action
A hasty movement, action, or statement is sudden, and often done in reaction to something that has just happened. One company is giving its employees airplane tickets in the event they need to make a hasty escape. = swift, quick + hastily hasti·ly `It may be satisfying, but it's not fun.' `No, I'm sure it's not,' said Virginia hastily. `I didn't mean that.' = swiftly
Proceeding from, or indicating, a quick temper
Made or reached without deliberation or due caution; as, a hasty conjecture, inference, conclusion, etc
{s} impetuous, reckless, rash; quick, swift
Moving or acting with haste or in a hurry; hurrying; hence, acting without deliberation; precipitate; rash; easily excited; eager
Forward; early; first ripe
disapproval If you describe a person or their behaviour as hasty, you mean that they are acting too quickly, without thinking carefully, for example because they are angry. A number of the United States' allies had urged him not to take a hasty decision. = rash + hastily hasti·ly I decided that nothing should be done hastily, that things had to be sorted out carefully
a hasty resolution
done with very great haste and without due deliberation; "hasty marriage seldom proveth well"- Shakespeare; "hasty makeshifts take the place of planning"- Arthur Geddes; "rejected what was regarded as an overhasty plan for reconversion"; "wonderedwhether they had been rather precipitate in deposing the king
excessively quick; "made a hasty exit"; "a headlong rush to sell" done with very great haste and without due deliberation; "hasty marriage seldom proveth well"- Shakespeare; "hasty makeshifts take the place of planning"- Arthur Geddes; "rejected what was regarded as an overhasty plan for reconversion"; "wonderedwhether they had been rather precipitate in deposing the king
excessively quick; "made a hasty exit"; "a headlong rush to sell"
Involving haste; done, made, etc
hastif
hasty pudding
a simple pudding or porridge of grains cooked in milk or water
hasty puddings
plural form of hasty pudding
hasty-pudding
Alternative spelling of hasty pudding
hasty defense
a defense organized while in contact with the enemy or when time is limited
hasty pudding
cornmeal mush served with sweetening (maple syrup or brown sugar) sweetened porridge made of tapioca or flour or oatmeal cooked quickly in milk or water
hasty pudding
A thick batter pudding made of Indian meal stirred into boiling water; mush
hasty pudding
A batter or pudding made of flour or oatmeal, stirred into boiling water or milk
hastily
Soon, shortly

she with liquors strong his eyes did steepe, / That nothing should him hastily awake .

hastily
In a hasty manner; quickly, hurriedly
hastily
{a} in a hurry, quickly, warmly, rashly
hastiness
{n} hurry, speed, passion, warmth
Hastily
swap
beat a hasty retreat
leave rapidly, withdraw quickly
hastier
comparative of hasty
hastiest
superlative of hasty
hastily
In a hasty manner
hastily
quickly, perhaps too quickly = hurriedly
hastily
In haste; with speed or quickness; speedily; nimbly
hastily
quickly, hurriedly
hastily
Passionately; impatiently
hastily
in a hurried or hasty manner; "the way they buried him so hurriedly was disgraceful"; "hastily, he scanned the headlines"; "sold in haste and at a sacrifice"
hastily
Without due reflection; precipitately; rashly
hastiness
hasty impulsiveness
hastiness
The characteristic of being hasty
hastiness
overly eager speed (and possible carelessness); "he soon regretted his haste"
hastiness
{i} quickness, swiftness
hastiness
The quality or state of being hasty; haste; precipitation; rashness; quickness of temper
hasty