Bu adadaki pek çok yılan zararsızdır.
 - Most snakes on this island are harmless.
Ses rahatsız edici ama insan vücudu için zararsızdı.
 - The sound was annoying but harmless to the human body.
Güneş ışığında okumak gözlerine zarar verebilir.
 - It can harm your eyes to read in the sun's light.
Maddelerin bazıları, özellikle eğer hamile iseniz, zararlıdır.
 - Some of the ingredients are harmful, especially if you are pregnant.
Sana zarar vermek için bir şey yapmayacağıma sana söz veriyorum.
 - I promise you I won't do anything to harm you.
Çevreye daha az zarar vermek istiyoruz.
 - We want to harm the environment less.
Tom'u incitmek isteyecek birinin farkında mısın?
 - Are you aware of anyone who would want to harm Tom?
Seni asla incitmek istemedim.
 - I never wanted to harm you.
Sigara içmek çok zarar verir ama hiç fayda vermez.
 - Smoking does much harm but no good.
Televizyonun çocuklara zarar verdiğini düşünüyor musunuz?
 - Do you think television does children harm?
O iyilikten çok kötülük yapar.
 - It does more harm than good.
O iyilikten daha çok kötülük yaptı.
 - It did more harm than good.