I had a marvelous time.
- Harika bir zaman geçirdim.
You've done a marvelous thing.
- Harika bir şey yaptın.
I've never seen such a wonderful sunset.
- Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
The washing machine is a wonderful invention.
- Çamaşır makinesi harika bir icattır.
I know Andrina doesn't take things seriously, but she is a wonderful friend.
- Andrina'nın işleri ciddiye almadığını bilirim ama kendisi harika bir arkadaş.
The washing machine is a wonderful invention.
- Çamaşır makinesi harika bir icattır.
We saw Mac make a fantastic shot.
- Mac'in harika bir vuruş yaptığını gördük
Tom is a fantastic singer.
- Tom harika bir şarkıcı.
The dress is absolutely gorgeous.
- Elbise kesinlikle harika.
What a gorgeous coat you're wearing!
- Ne harika bir ceket giyiyorsun!
I think that's absolutely fabulous.
- Onun kesinlikle harika olduğunu düşünüyorum.
You look fabulous in black.
- Siyah içinde harika görünüyorsun.
I thought it looked cool.
- Onun harika göründüğünü düşündüm.
The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors.
- Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.
This catterpillar will turn into a beautiful butterfly.
- Bu tırtıl harika bir kelebeğe dönüşecek.
Love is wonderful and beautiful.
- Aşk harika ve güzeldir.
When I was 10 years old, I thought that when I would be 16, my life would be cool.
- On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.
How wonderful were the good old days.
- Eski güzel günler ne kadar harikaydı.
I finally came up with a great idea.
- Sonunda harika bir çözüm buldum.
The food was great in Italy.
- İtalya'da yemekler harikaydı.
Tom did a splendid job.
- Tom harika bir iş yaptı.
You did an incredible job.
- Harika bir iş yaptın.
For children, this world is full of wonders and miracles.
- Çocuklar için, bu dünya harikalar ve mucizelerle doludur.
You've done a superb job.
- Harika bir iş yaptın.
I had a marvelous time.
- Harika bir zaman geçirdim.
I thought it was marvelous.
- Onun harika olduğunu düşündüm.
Tom is a child prodigy.
- Tom harika bir çocuk.
Oh, Mary, you look terrific!
- Ah, Mary, harika görünüyorsun!
This all sounds great.
- Bunun hepsi harika görünüyor.