He made a poor showing at his first time at bat.
We went to the midnight showing of the new horror movie.
Will you show me the picture?
- Bana resmi gösterir misin?
I showed her my room.
- Ona kendi odamı gösterdim.
Will you show me the picture?
- Bana resmi gösterir misin?
Show me another camera.
- Bana başka bir kamera göster.
Tom pointed out Mary's mistakes.
- Tom Mary'ye hatalarını gösterdi.
She pointed her finger at him accusingly.
- O, suçlarcasına parmağını ona gösterdi.
I will give you a good example to illustrate what I mean.
- Ne demek istediğimi göstermek için size güzel bir örnek vereceğim.
Everyone can feed the database to illustrate new vocabulary.
- Herkes yeni kelimeleri göstermek için veritabanını besleyebilir.
I want to show you a spectacular view.
- Sana muhteşem bir manzara göstermek istiyorum.
Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
- Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
I went in the direction my friend indicated.
- Ben arkadaşımın gösterdiği yönde gittim.
The sign indicates the way to go.
- Sinyal gidecek yolu gösterir.
The painting shows a young woman combing her hair before a mirror.
- Tablo, aynanın önünde saçlarını tarayan genç bir kadını gösteriyor.
This figure is a mirror of the decrease in imports of crude oil.
- Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.
What I most noticed about my Japanese high school, however, was the great respect shown by students toward their teachers.
- Her nasılsa, Japon lisem hakkında en fazla fark ettiğim şey öğrenciler tarafından öğretmenlerine gösterilen büyük saygıydı.
It is clearly shown in Johnson's investigation that passive smoking is very harmful.
- Pasif içiciliğin çok zararlı olduğu Johnson'ın araştırmasında açıkça gösterilmektedir.
The red flag indicated the presence of danger.
- Kırmızı bayrak tehlikenin varlığını gösterdi.
I went in the direction my friend indicated.
- Ben arkadaşımın gösterdiği yönde gittim.
There's a good movie screening today.
- Bugün iyi bir film gösterimi var.
Her health screening showed no negative results.
- Onun sağlık taraması olumsuz sonuçlar göstermedi.
Warning: unsupported characters are displayed using the '_' character.
- Uyarı: desteklenmeyen karakterler '_' karakteri kullanarak gösterilir.
In the contest he fully displayed what ability he had.
- O, yarışmada hangi yeteneğe sahip olduğunu gösterdi.
If you see the lion baring its teeth, don't think that the lion is smiling at you.
- Aslanın dişlerini gösterdiğini görürsen, sana gülümsediğini sanma.
Men can only be corrected by showing them what they are.
- İnsanlar sadece ne olduklarını göstererek düzeltilebilir.
Thanks for showing me how to do that.
- Nasıl yapacağımı bana gösterdiğin için teşekkürler.
There's a good movie screening today.
- Bugün iyi bir film gösterimi var.
Her health screening showed no negative results.
- Onun sağlık taraması olumsuz sonuçlar göstermedi.
Warning: unsupported characters are displayed using the '_' character.
- Uyarı: desteklenmeyen karakterler '_' karakteri kullanarak gösterilir.
He never made a display of his learning.
- O asla öğrendikleri ile ilgili bir gösteri yapmadı.
There is no sign indicating that this is a meeting room.
- Bunun bir toplantı odası olduğunu gösteren hiçbir işaret yok.
Dan began displaying symptoms of Alzheimer's.
- Dan, Alzheimer belirtileri göstermeye başladı.
African Americans demonstrated for civil rights.
- Afrikalı Amerikalılar sivil haklar için gösteri yaptılar.
You should make the most of this rare opportunity to demonstrate your talent.
- Yeteneğini göstermek için bu az bulunur fırsatı en iyi şekilde kullanmalısın.
After the performance, she went backstage.
- O, gösteriden sonra kulise gitti.
There were no tickets available for Friday's performance.
- Cuma gösterisi için mevcut hiç bilet yoktu.
These letters reveal her to be an honest lady.
- Bu mektuplar onun dürüst bir kadın olduğunu gösteriyor.