gömme teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- burial
- built-in
- burying
The dog was busy burying his bone in the garden.
- Köpek, kemiğini bahçeye gömmekle meşguldü.
- sepulture
- burying, burial
- interment
- committal service
- flush
- inhumation
- buried; sunken; recessed
- burying, burial; buried; let-in, countersunk, recessed, inlaid, flush, built-in
- let in
- inlaid
- entombment
- sunken
- sunk
- built in
- embedment
- (İnşaat) mounting
- insert
- recessed
- funeral
- countersunk
- nesting
- builtin
- gömmek
- bury
Their job is to bury dead animals.
- Onun görevi ölü hayvanları gömmektir.
The most painful thing for a mother is having to bury her own child.
- Bir anne için en acı şey, kendi çocuğunu gömmektir.
- gömmek
- embed
- gömme dolap
- closet
- gömme anahtar
- flush switch
- gömme ayak
- pilaster pilastr
- gömme banyo
- built-in bathtub
- gömme baş
- countersunk head
- gömme belleği
- nesting store
- gömme dolap
- a) built-in wardrobe b) built-in cupboard
- gömme dolap
- built-in closet or cupboard
- gömme kama
- sunk key
- gömme kilit
- mortise lock
- gömme kilit
- inset lock
- gömme mobilya
- built-in furniture
- gömme sütun
- arch engaged column
- gömme zıvana
- chase mortise
- gömmek
- let in
- gömmek
- sink into
- acil gömme
- (Askeri) emergency burial
- gömmek
- sepulchre
- gömmek
- fit in
- gömmek
- sepulcher
- gömmek
- nestle
- gömmek
- grave
- sıhhi atık gömme çukuru
- (Çevre) sanitary landfill
- göm
- {f} grave
They buried him in his grave.
- Onlar onu mezarına gömdüler.
Fadil was buried in an unmarked grave.
- Fadıl, işaretsiz bir mezara gömüldü.
- göm
- {f} embedded
- göm
- bury
They're fighting fiercely now but I assure you they'll bury the hatchet before long.
- Onlar şimdi şiddetle mücadele ediyorlar fakat çok uzun zaman geçmeden önce savaş baltasını gömeceklerine sizi temin ederim.
At long last, the two chiefs of the Indian tribes have decided to bury the hatchet and smoke the peace pipe.
- Nihayet, iki Kızılderili kabilenin şefleri savaş baltalarını gömmeye karar verdiler ve barış çubuğu tüttürdüler.
- göm
- inter
Her ashes are interred here.
- Onun külleri burada gömülüdür.
- göm
- {f} graven
- göm
- {f} graved
- gömmek
- entomb
- gömmek
- lay to rest
- gömmek
- inter
- göm
- burying
The dog was busy burying his bone in the garden.
- Köpek, kemiğini bahçeye gömmekle meşguldü.
She's burying her money in the sand.
- Parasını kuma gömüyor.
- göm
- embed
How can I embed the debt clock on my Web site?
- Borç saatini web siteme nasıl gömebilirim?
- göm
- buried
Who buried the gold bars here?
- Buraya altın barlarını kim gömdü.
She has buried her only son.
- O, biricik oğlunu gömdü.
- ölüyü toprağa gömme
- burying the dead in the ground
- altı köşe gömme anahtar
- allen (hex) wrench
- büyük gömme dolap
- walk-in closet
- geniş gömme dolap
- walk-in closet
- geniş gömme dolap
- walk in
- göm
- entomb
- gömmek
- to bury, inter (a dead body)
- gömmek
- immerse
- gömmek
- inhume
- gömmek
- sink
- gömmek
- dig in
- gömmek
- commit to the ground
- gömmek
- to bury; to bury, to inter, to lay sb to rest; to embed, to inlay
- gömmek
- arch. to install, set in, build in
- gömmek
- intomb
- gömmek
- buried
- gömmek
- inurn
- rastgele yerde gömme
- (Askeri) isolated burial
- toplu gömme
- (Askeri) group burial