Onun mükemmel bir yazar olduğunu söylemek abartı değildir.
- It is no exaggeration to say that he is a first-rate writer.
Böbürlenmek istemedim.
- I didn't want to brag.
Övünmek yok! Bu seni kötü gösterir!
- Don't brag! It makes you sound poorer!
Övünmek için değil ama oldukça yüksek bir IQ'ye sahibim.
- Not to brag, but I have a pretty high IQ.
Tom kesinlikle çok övünür.
- Tom certainly brags a lot.
Zafer kazanmış olmakla övündü.
- He bragged of having won the victory.
Böbürlenmek istemedim.
- I didn't want to brag.
Tom yeni telefonuyla böbürlendi.
- Tom bragged about his new phone.
Ebeveynlerimin konserde benim hakkımda övünme tarzı can sıkıcıydı.
- It was embarrassing the way my parents bragged about me at the concert.
Tom yeni arabası hakkında övünmeye başladı.
- Tom started bragging about his new car.
A first rate restaurant should offer wonderful food with wonderful service.