Görünüşe göre iyi bir pozisyon bulmak zor.
- Eine gute Stelle zu finden, scheint schwer zu sein.
Gönülden gönüle, yol var dediler. O gün bugün yoldayız. Yol bulmak kolay imiş. Mesele gönül bulabilmek imiş.
- Man sagte, es gäbe einen Weg von Herz zu Herz. Seitdem sind wir auf der Suche danach. Diesen Weg zu finden sei einfach, das Problem sei jedoch, ein Herz zu finden.
Onun bürosunu bulmak kolaydı.
- Finding his office was easy.
Onun bürosunu bulmak kolaydı.
- Finding her office was easy.
Christopher Columbus, ün bulmadı. Christopher Columbus'u bulan ündü.
- Christopher Columbus did not find fame. It was fame who found Christopher Columbus.
Onun ofisini bulmak kolaydı.
- Finding his office was easy.
O eski kitap gerçek bir keşiftir.
- That old book is a real find.
Tom'un bulgularımı tasdik etmesini istedim.
- I asked Tom to confirm my findings.
Çoğu bilim adamı, onun bulgusunun birazını düşünür.
- Most scientists think little of his finding.
Kahve bir kızın ilk buluşmasındaki öpücük kadar sıcak, o gece kızın kucağı kadar yumuşak ve annesinin kızı bulduğu zaman ettiği küfürler kadar siyah olmalıdır.
- The coffee has got to be as hot as a girl's kiss on the first date, as sweet as those nights in her arms, and as dark as the curse of her mother when she finds out.
Onun görünümünü çekici bulurum.
- I find her appearance attractive.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
Fadıl'ın, çocuklarına bakmak için bir iş bulması gerekiyordu.
- Fadil needed to find a job to support his children.
Sami'nin, çocuklarına bakmak için bir iş bulması gerekiyordu.
- Sami needed to find a job to support his children.
Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
- Primzahlen sind wie das Leben, sie sind völlig logisch, aber es ist unmöglich, Regeln für sie zu finden, selbst wenn man seine ganze Zeit dem Nachdenken darüber widmet.
It's a word I'd like to find a replacement for.
- Es ist ein Wort, für das ich gerne einen Ersatz finden würde.