Tom, Mary'nin fikrini niçin değiştirdiğini merak etmekten kendini alamıyor.
- Tom can't help wondering why Mary changed her mind.
Tom üniversiteye gitseydi daha varlıklı olup olmayacağını merak etmekten kendini alamıyor.
- Tom can't help wondering whether he would have been better off if he had gone to college.
Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
- I've never seen such a wonderful sunset.
Çamaşır makinesi harika bir icattır.
- The washing machine is a wonderful invention.
Linux Deepin başka bir mükemmel Linux dağıtımıdır.
- Linux Deepin is another wonderful Linux distribution.
Bu gece mükemmel dans ettin.
- You danced wonderfully tonight.
Düğünümüzde söyleyebilsen şahane oldurdu.
- It would be wonderful if you could sing at our wedding.
Çocuklar için, bu dünya harikalar ve mucizelerle doludur.
- For children, this world is full of wonders and miracles.
Bu kuruluşta onların hepsi patron olduğu ve Hintli olmadığı için, herhangi bir karar alınması bir mucize.
- Since in this organization they're all chiefs and no Indians, it's a wonder any decisions get made.
Sadece bir şaşkınlık şimdi bize yardımcı olabilir.
- Only a wonder can help us now.
O şaşkınlıkla etrafına bakındı.
- She looked around in wonder.
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
- To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
Onların hâlâ uyanık olması şaşılacak şey.
- It's a wonder they're still awake.
Alaaddin sihirli bir lamba buldu.
- Aladin found a wonderful lamp.
Alaaddin harika bir lamba buldu.
- Aladin found a wonderful lamp.
O bana en harikulade hediyeyi verdi.
- He gave me the most wonderful present.
He is massively corrupt. It is wonderful how the man's popularity survives.
They served a wonderful six-course meal.
Too much of a good thing is wonderful!
- Too much of a good thing is wonderful.
What a wonderful family!
- What a wonderful family.
... He wrote a wonderful book in the '70s called "The ...
... >>Lady Gaga: Well, I am absolutely wonderful and a ...