harika

listen to the pronunciation of harika
Turkish - English
{s} marvelous

In the Picasso Museum in Paris, there are marvelous paintings and drawings! - Paris'teki Picasso Müzesinde harika tablolar ve resimler var.

She has a marvelous sense of humor. - Onun harika bir mizah anlayaşı vardır.

{i} wonder

The washing machine is a wonderful invention. - Çamaşır makinesi harika bir icattır.

I've never seen such a wonderful sunset. - Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.

wonderful

Thank you for the wonderful gift. - Harika hediye için teşekkürler.

Have you seen such a wonderful movie before? - Daha önce böyle harika bir film izlediniz mi?

fantastic

In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake. - Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.

Everyone crowded around the fantastic dancer. - Herkes harika dansçının etrafına toplandı.

(Argo) awesome
beautiful

This catterpillar will turn into a beautiful butterfly. - Bu tırtıl harika bir kelebeğe dönüşecek.

This caterpillar will become a beautiful butterfly. - Bu tırtıl harika bir kelebek olacak.

that's great
old

How wonderful were the good old days. - Eski güzel günler ne kadar harikaydı.

When I was 10 years old, I thought that when I would be 16, my life would be cool. - On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.

cool

I thought it looked cool. - Onun harika göründüğünü düşündüm.

When I was 10 years old, I thought that when I would be 16, my life would be cool. - On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.

great

You are a really good secretary. If you didn't take care of everything, I couldn't do anything. You are just great. - Sen gerçekten iyi bir sekretersin. Her şeyle ilgilenmemiş olsaydın , ben hiçbir şey yapamazdım. Sen harikasın.

I've got some great ideas but I need money. - Birkaç harika fikrim var ama paraya ihtiyâcım var.

gorgeous

The dress is absolutely gorgeous. - Elbise kesinlikle harika.

Even ill she looks gorgeous. - O hasta olsa bile harika görünüyor.

fabulous

Tom did a fabulous job. - Tom harika bir iş yaptı.

I think that's absolutely fabulous. - Onun kesinlikle harika olduğunu düşünüyorum.

(Argo) beauty
incredible

You did an incredible job. - Harika bir iş yaptın.

perfect
wonder, miracle; wonderful, fantastic, great, superb, marvellous, beautiful, dreamy, smashing, lovely, tremendous, terrific, gorgeous, sensational, fabulous, heavenly, divine
groovy
smart
(deyim) take the cake
that's cool
(Argo) bad
(Argo) bonzer
questioning
magnificent
(Argo) corker
(Argo) mickey mouse
breathtaking
dreamy
superb

You've done a superb job. - Harika bir iş yaptın.

splendid

Tom did a splendid job. - Tom harika bir iş yaptı.

(Argo) badder
tremendous
(Argo) grouse
goodie
(Argo) ripper
(Konuşma Dili) top hole
it is incredible
far-out
marvel

In the Picasso Museum in Paris, there are marvelous paintings and drawings! - Paris'teki Picasso Müzesinde harika tablolar ve resimler var.

I had a marvelous time. - Harika bir zaman geçirdim.

(Argo) pretty spiffy
(Argo) kickass
(Konuşma Dili) bang up
(Argo) spiffy
swell
top-flight
dandy
masterpiece
portent
prodigy

Tom is a child prodigy. - Tom harika bir çocuk.

(isim) Wonder, miracle; fire
scrumptious
immense
miracle

For children, this world is full of wonders and miracles. - Çocuklar için, bu dünya harikalar ve mucizelerle doludur.

phenomenal

I really do feel phenomenal now. - Şu an gerçekten harika hissediyorum.

in the groove
corking
wonder, marvel, miracle
yum yum
fantastical
divine
far out
no mean
whizz
ripping
wonderful, marvelous, fantastic
keen
yummy
marvellous

I love living in this marvellous town. - Bu kadar harika bir kentte yaşamayı seviyorum.

It was marvellous to meet you. - Seninle tanışmak harikaydı.

phenomenon
jolly good
harika bir biçimde
awesomely
harika bir biçimde
tremendously
harika görünüyorsun
you look great
harika çocuk
(deyim) golden boy
harika bir şey
wanderful affair
harika insan
pippin
harika zaman geçiriyorum
i'm having a hell of a time
harika zaman geçirmek
(Argo) have a hell of a time
harika çocuk
wonder child
harika çocuk
child prodigy
harika çocuk
boy wonder
harika çocuk
whiz kid
harika çocuk
infant prodigy
harika çocuk
infant phenomenon
harika çocuk
whizz kid
harika çocuk
prodigy infant
harika şekilde
wondrously
harika şey
hot stuff
harika şey
a perfect dream
harika şey
stunner
harika şey
groove
harika şey
miracle
harika şey
pippin
harika şeyler
(Konuşma Dili) flowing with milk and honey
harikalar
curiosities and wonders
yedi harika
the Seven Wonders of the World
Turkish - Turkish
Yaradılışın ve imkânların üstünde nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran (şey). Çok büyük bir hayranlık uyandıran, eksiksiz, kusursuz, tam, mükemmel: "Harika fikir doğrusu, kim akıl ettiyse iyi akıl etmiş."- A. İlhan
Yaradılışın ve imkânların üstünde nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran (şey)
Hayranlık uyandıran
Çok büyük bir hayranlık uyandıran, eksiksiz, kusursuz, tam, mükemmel
(Osmanlı Dönemi) imkânların üstünde olan şey, hayret uyandıran, büyük ve görülmedik eser, görülmedik derecede kıymetli
HARÎKA
(Osmanlı Dönemi) Acı, sızı
HARÎKA
(Osmanlı Dönemi) Bulâmaç. Yulaf lâpası
HÂRİKA
(Osmanlı Dönemi) İmkânların üstünde olan şey, hayret uyandıran, hayranlık vren. Büyük ve görülmedik eser. Görülmedik derecede kıymetli
harikalar
(Osmanlı Dönemi) havârik
harika
Favorites