- Definition of missing in English Turkish dictionary
-  {i} özlem Herhangi birini özlemiyor musun? -Aren't you missing anyone? 
 Bir şey özlemiyor musun? -Aren't you missing something? 
 
- özleme 
- noksan 
-  {s} eksik Eksik bir peçete var. -There is a napkin missing. 
 Tom Mary'nin eksik olduğunu bildirdi. -Tom reported Mary missing. 
 
-  {s} kayıp Babanın kayıp olduğunu bildirdin mi? -Have you reported that your father is missing? 
 Arabamı kayıp buldum. -I found my car missing. 
 
-  (Bilgisayar) yok
-  (Askeri) kaybolan Sonunda kaybolan erkek kardeşini buldu. -He found his missing brother at last. 
 
- namevcut 
- taşan 
- eksik kalan 
- bulunmayan 
- özleyerek 
- gaip 
- yitik 
-  {f} özle Herhangi birini özlemiyor musun? -Aren't you missing anyone? 
 Sanırım hepimizin özlediği bir şey var. -I think there's something we're all missing. 
 
- eksik,n.kayıp: v.özle: prep.özleyerek 
-  {s} eksik, olmayan, kayıp: There is a page missing. Bir sayfa eksik
- There is a page missing bir sayfa eksik 
- missinglinklink the missing savaşta kayıp askerler 
- miss özle/farket/kaçır 
-  {i} kaçırma Tom bir tek gün bile kaçırmadan ya da hiç geç kalmadan üç yıl liseye devam etti. -Tom attended high school for three years without missing a single day or ever being late. 
 Treni kaçırmamızla ilgili herhangi bir ihtimal olmasını istemiyorum. -I don't want there to be any chance of our missing the train. 
 
- olmayan Bu dramada bir şey eksik.O gerçek derinliği olmayan basit ikaz edici bir masal. -This drama is missing something. All it is is a simple cautionary tale with no real depth. 
 
- eksik, atlanmış 
-  (Askeri) KAYIP, KAYBOLAN, KAYBOLMUŞ, EKSİK: Nerede bulundukları bilinmeyen fakat, muharebede kaybolmadıkları veya geriye tahliye edilmedikleri malum olan personel. Ayrıca bakınız: "battle casualties" ve "nonbattle casualties"
- eksikleri 
- miss
- kaçırmak Uçağı kaçırmak istemiyorum. -I don't want to miss the plane. 
 Trenimi kaçırmak istemiyorum. -I don't want to miss my train. 
 
- miss
- özlemek Seni özlemek istemiyorum. -I don't want to miss you. 
 
- miss
- ıska geçmek 
- miss
- evli olmayan bayan 
- Miss
-  {i} ıska Bomba hedefi ıskaladı. -The bomb missed its target. 
 Tom'un atışı hedefi iki fitle ıskaladı. -Tom's shot missed the target by two feet. 
 
- missing if
-  (Bilgisayar) eğer eksik
- missing part
- kayıp parça 
- missing persons
- kayıp kişiler 
- missing document
- kayıp belge 
- missing link
- noksan halka 
- missing link
- savaşta kayıp asker 
- missing piece
- parça eksik 
- missing a target
- hedefi vuramama 
- missing an end if function
-  (Bilgisayar) son eğer işlevi eksik
- missing arg
-  (Bilgisayar) bağımsız değişkeni eksik
- missing cache program
-  (Bilgisayar) eksik önbellek programı
- missing close brace
-  (Bilgisayar) eksik kapatma parantezi
- missing document font
-  (Bilgisayar) eksik belge yazıtipi
- missing face name
-  (Bilgisayar) eksik yüz adı
- missing filter detector
- eksik filtre detektörü 
- missing foil
- eksik folyo 
- missing font
-  (Bilgisayar) eksik yazı tipi
- missing in action
-  (Askeri) MUHAREBEDE KAYBOLAN, MUHAREBEDE KAYBOLMUŞ, KAYIP VEYA ESİR: Düşmanla muharebeye katıldıkları farz edilebilen; fakat nerede oldukları, akıbetlerinin ne olduğu kesin olarak bilinmeyen kimseler. Düşman eline düştüğü bilinen veya sanılan bütün personel bu sınıfa dahil edilir. Ayrıca bakınız: "battle casualties"
- missing in action
-  (Askeri) çatışma kaybı
- missing in action
-  (Askeri) muharebede kaybolan
- missing in action
-  (Askeri) muharabede kaybolmuş
- missing in action
-  (Askeri) muharebede kaybolmuş
- missing in action
-  (Askeri) kayıp veya esir
- missing label
- eksik etiket 
- missing line
-  (Bilgisayar) eksik satır
- missing loop
-  (Bilgisayar) döngü eksik
- missing movement
-  (Askeri) KAÇIRMA: Askeri ceza ve askeri ceza muhakemeleri usulü kanunlarına tabi bir şahsın; bir gemi, tayyare veya birliğinin harekete geçmesi sırasında, ihmal neticesi veya kasıtlı olarak, vazifesi başında bulunmayıp bu gemi, uçak veya birliğini kaçırması
- missing next or wend
-  (Bilgisayar) next veya wend eksik
- missing parameter
-  (Bilgisayar) eksik parametre
- missing part
- eksik 
- missing revenue
- kayıp gelir 
- missing shortcut
-  (Bilgisayar) eksik kısayol
- missing stamp
- eksik bandrol 
- missing tag
-  (Bilgisayar) eksik etiket
- missing tsr
-  (Bilgisayar) eksik tsr
- missing verb
-  (Bilgisayar) eksik verb
- miss
-  {f} kaçırmak (fırsat)
- Miss
-  {i} bayan (evlenmemiş)
- miss
-  {f} aramak Polis kayıp çocuğu aramaktan vazgeçti. -The police have given up looking for the missing child. 
 Bütün köylüler kayıp bir kediyi aramak için dağlara gittiler. -All the villagers went into the mountains to look for a missing cat. 
 
- miss
- eksik olmak 
- miss
- gözlemek Bay Peter Blake çevre değişikliğini gözlemek için bir görevdeyken 2001 yılında Amazon nehrinde korsanlar tarafından feci şekilde öldürüldü. -Sir Peter Blake was tragically killed by pirates on the Amazon river in 2001 as he was on a mission to monitor environment change. 
 
- miss
-  (Tekstil) atkılamak, sıçramak
- Without missing a beat
- Kendine Güvenerek, kendinden Emin Bir Şekilde 
- miss
-  {f} özlem duymak
- miss
- isabet ettirememek, ıskalamak, vuramamak; isabet etmemek, vurmamak: You missed the target. Hedefi ıskaladın. By some miracle the bullet 
- miss
- vuramamak 
- miss
- kavramamak 
- miss
- anlamamak 
- miss
- başarısızlık Eğer senin düzenli desteğin olmasa, benim misyonum başarısızlıkla sonuçlanırdı. -But for your steady support, my mission would have resulted in failure. 
 Mezuniyet töreninde mezun olan öğrencilerin adlarını söylemeyi unutmak şaşırtıcı bir başarısızlıktır. -Forgetting to say the graduating student's name at the graduation ceremony was a colossal miss. 
 
- miss
-  (Konuşma Dili) göresimek
- miss
- (evlenmemiş) bayan 
- miss
- duymamak 
- miss
- tütmek 
- miss
- ıskalama 
- miss
- elinden kaçırmak 
- miss
- gözünden kaçırmak 
- miss
- hasretini çekmek 
- miss
- vuramama 
- miss
- gözden kaçırmak Bu tür hatayı gözden kaçırmak çok kolaydır. -It's very easy to miss this kind of mistake. 
 
- miss
- isabet ettirememek 
- miss
- isabet ettirememe 
- miss
- hasret kalmak 
- miss
- hedefi vuramama 
- provide missing information
- eksik bilgiyi sağlamak 
- miss
- hanımefendi Sizinle tanışmak bir onurdur, hanımefendi. -It's an honor to meet you, miss. 
 
- miss
-  {f} özle Hepimiz seni özledik. -We've all missed you. 
 Hepimiz seni özledik. -We all have missed you. 
 
- miss
- (evlenmemiş bayanlara hitap ederken) Bayan 
- miss
- ıskalamak 
- miss
- bayan Bayan White herkes tarafından sevilir. -Miss White is liked by everyone. 
 Bayan Thomas bize tarih öğretiyor. -Miss Thomas teaches us history. 
 
- miss
- yokluğunu keşfetmek 
- miss
- olmadığının farkına varmak 
- miss
- yetişememek 
- go missing
- Kaybolmak, ortadan yok olmak 
- invalid or missing required fields
- gerekli yerler geçersiz ya da doldurulmamış 
- without missing a beat
- tek bir işareti kaçırmadan 
- Defense Prisoner of War (POW)/Missing Personnel (MP) Office
-  (Askeri) Savunma Bakanlığı Savaş Esiri (POW)/Kayıp Personel (MP) Ofisi
- Miss
-  {i} isabet etmeme
- Miss
-  {i} Bayan, Matmazel, Mis (Evlenmemiş kadınların soyadından önce kullanılır.): Miss Joy Bayan Joy
- Miss
-  {i} matmazel
- Miss
-  {i} karavana
- Miss
-  {i} kız Anne üniversitedeki kızını özledi. -The mother missed her daughter who was away at college. 
 Kız arkadaşımı gerçekten özlüyorum. -I really miss my girlfriend. 
 
- Miss
-  {i} hanım Sanırım hanıma ev almalıyım. -I guess I should get home to the missus. 
 Sizinle tanışmak bir onurdur, hanımefendi. -It's an honor to meet you, miss. 
 
- batch file missing
-  (Bilgisayar) toplu iş dosyası eksik
- comma missing
-  (Bilgisayar) virgül eksik
- input missing
-  (Bilgisayar) ınput eksik
- miss
- i., k.dili. genç kız 
- miss
-  {f} 1. isabet ettirememek, ıskalamak, vuramamak; isabet etmemek, vurmamak: You missed the target. Hedefi ıskaladın. By some miracle the bullet
- miss
-  (Askeri) BOŞ: Hedef üzerinde olmayan vuruş veya paralanma
- miss
- görmemek 
- miss
- gidememek 
- miss
- ele geçirememek 
- miss
- bulamamak 
- miss
- yokluğunu hissetmek 
- miss
- miss fire ateş almamak 
- miss
- yanlışlıkla atlamak 
- miss
- vuramam 
- miss
- vurmamak 
- miss
- isabet ettirememek veya etmemek 
- my baggage is broken, and some things are missing
- bagajım kırılmış ve bazı şeyler eksik 
- my suitcase is broken, and some things are missing
- valizim kırılmış ve bazı şeyler eksik 
- my suitcase is broken, and some things are missing
- (fiil)lizim kırılmış ve bazı şeyler eksik 
- nonbattle missing
-  (Askeri) MUHAREBE DIŞI KAYIP: Bulunduğu yer ve durumu bilinmeyen; gaybubeti kendi arzusu dışında olmuş ve muharebede, izinsiz gaybubet ya da firar şeklinde görülmeyen. Bak. "nonbattle casualty"
- the missing
- savaşta kayıp askerler 
- the missing link
-  (deyim) bulunamayan eksik baglanti,bir problemi cozmek icin gerekli sey veya kisi
- there's a button missing
- bir düğme eksik 
- what is missing
- kayıp mı 
- yellow cartridge missing
-  (Bilgisayar) sarı kartuş eksik