Formidable looking spiders do not attack people.
- Korkunç görünen örümcekler insanlara saldırmazlar.
Didn't your mother teach you anything? When you meet with scary people always protect your wallet and your arsehole!
- Annen sana bir şey öğretmedi mi? Korkunç biriyle karşılaştığında cüzdanını koru ve kıçını!
Some comments are scary.
- Bazı yorumlar korkunç.
I think it's awesome.
- Bunun korkunç olduğunu düşünüyorum.
Let me show you something really awesome.
- Sana gerekten korkunç bir şey göstereyim.
Tom made a terrifying threat against Mary.
- Tom Mary'ye karşı korkunç bir tehdit yaptı.
The ghost story was terrifying.
- Hayalet hikayesi korkunçtu.
The fearful noise astonished anyone coming for the first time.
- Korkunç gürültü ilk defa gelen birini şaşırttı.
This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed.
- Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur.
General John Pope made a terrible mistake.
- General John Pope korkunç bir hata yaptı.
Ken seems to have a terrible cold.
- Ken korkunç bir soğuk algınlığı olmuş gibi görünüyor.
Where did you find this awful dog?
- Bu korkunç köpeği nereden buldun?
There are very few shops and the cinema is awful.
- Burada çok az mağaza var ve sinema da korkunç.
The firemen's face was grim when he came out of the burning house.
- Yanan evden dışarı çıktığı zaman itfaiyecinin yüzü korkunçtu.
Tom's prognosis was grim.
- Tom'un prognozu korkunçtu.
What you did to Tom was cruel.
- Tom'a yaptığın korkunçtu.
The murder scene was a grisly sight.
- Cinayet yeri korkunç bir manzaraydı.
Uncover the horrific truth of this shocking story.
- Bu şok edici hikayenin korkunç gerçeğini ortaya çıkarın.
Tom is tormented every night by horrific nightmares.
- Tom her gece korkunç kabuslarla boğuşuyor.
It is horrifying that we have to fight our own government to save the environment.
- Çevreyi korumak için kendi hükümetimizle dövüşmek zorunda olmamız korkunç.
That's a horrifying thought.
- O korkunç bir düşünce.
Something horrible happened in the busy square.
- Kalabalık meydanda korkunç bir şey oldu.
People in the village still talked about the horrible way Tom had died.
- Köydeki insanlar hâlâ Tom'un öldüğü korkunç şekilden bahsediyorlardı.
He is terribly jealous.
- Korkunç derecede kıskançtır.
I am terribly busy because the report deadline is near.
- Korkunç derecede meşgulüm çünkü raporun verilme tarihi yakındır.
The police haven't yet caught the person who committed this hideous crime.
- Polis henüz bu korkunç suçu işlemiş kişiyi yakalamış değil.
A hideous monster used to live there.
- Orada korkunç bir canavar yaşardı.
The world outside is very scary.
- Dünyanın dışı çok korkunçtur.
There are very few shops and the cinema is awful.
- Burada çok az mağaza var ve sinema da korkunç.
Uncover the horrific truth of this shocking story.
- Bu şok edici hikayenin korkunç gerçeğini ortaya çıkarın.
Sami died in a terrible tragic way.
- Sami korkunç trajik bir şekilde öldü.
Life is more hellish than hell itself.
- Yaşam cehennemin kendisinden daha korkunç.
It was a horrendous experience.
- O korkunç bir deneyimdi.
A horrendous situation developed. We hope the government can find a satisfactory solution.
- Korkunç bir durum gelişti. Hükümetin tatmin edici bir çözüm bulabileceğini umuyoruz.
It will be dreadfully hot.
- Korkunç sıcak olacak.
Tom is dreadfully wrong.
- Tom korkunç bir şekilde hatalı.
Sami described a horrid scene.
- Sami, korkunç bir sahne tarif etti.
Sami didn't deserve to die in this appalling way.
- Sami bu kadar korkunç şekilde ölmeyi hak etmedi.
I think that's appalling.
- Onun korkunç olduğunu düşünüyorum.
That clothing store was ghastly.
- O giyim mağazası korkunçtu.
Layla and Sami were a very gruesome couple of killers.
- Leyla ve Sami çok korkunç bir katil çiftiydi.
Desperate men often do desperate things.
- Umutsuz insanlar çoğu kez korkunç şeyler yaparlar.
This morning the weather is frightful.
- Bu sabah hava korkunç.
It was frightful when my car skidded on the ice.
- Arabam buz üzerinde savrulduğunda, korkunçtu.
I had a dreadful dream last night.
- Dün gece korkunç bir rüya gördüm.
My little brother says that he had a dreadful dream last night.
- Küçük erkek kardeşim dün gece korkunç bir rüya gördüğünü söylüyor.
The situation became very dire.
- Durum çok korkunç oldu.
It was a dire situation.
- O korkunç bir durumdu.
Murder is a monstrous act.
- Cinayet korkunç bir eylem.
He enjoys engaging in macabre activities such as dissecting animal corpses and stalking people on the street at night.
- O, hayvan cesetlerini parçalayarak incelemek ve geceleri sokaklarda insanları gizlice takip etmek gibi korkunç aktivitelerle uğraşmaktan hoşlanır.
Day after day the tabloids titillated the public with lurid details about the president's marital infidelity.
- Günbe gün gazeteler Başkanın evliliğine sadakatsizliği hakkında korkunç detaylarla halkın içini gıcıkladılar.
Fadil's crime was utterly terrific.
- Fadıl'ın suçu son derece korkunçtu.
Everything went horribly wrong.
- Her şey korkunç bir şekilde yanlış gitti.
I'm terribly ashamed of this.
- Bundan korkunç bir şekilde utanıyorum.
Serbian trains are terribly slow.
- Sırp trenleri korkunç bir şekilde yavaş...