kendinden

listen to the pronunciation of kendinden
Turkish - English
self-

Tom is very self-confident. - Tom kendinden çok emin.

auto
kendinden emin
confident

Tom certainly looks confident. - Tom kesinlikle kendinden emin görünüyor.

How can you be so confident? - Nasıl bu kadar kendinden emin olabiliyorsun?

kendi
own

He saved the boy at the risk of his own life. - Kendi yaşamını riske atarak çocuğu kurtardı.

This is a picture of her own painting. - Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.

kendi
self

Is it possible to pass the tax accountant exam by self study? - Kendi kendine çalışma ile, vergi muhasebecisi sınavını geçmek mümkün mü?

The man pleaded self-defence. - Adam kendini savunmak için yalvardı.

kendinden geçmiş
{s} unconscious
kendinden geçme
rapture
kendinden geçmiş
ecstatic

I'm ecstatic about it. - Ben onun hakkında kendinden geçmişim.

The little boy was ecstatic. - Küçük çocuk kendinden geçmişti.

kendinden geçirmek
ravish
kendinden emin
self-confident
kendinden geçirmek
intoxicate
kendinden geçmek
blackout
kendinden ayarlama
self regulation
kendinden ayarlı
(Otomotiv) self adjusting
kendinden açıklamalı
self-explanatory
kendinden bahset
tell me about yourself
kendinden emin olmak
be sure of oneself
kendinden geçirerek
entrancingly
kendinden geçirici
ecstatic
kendinden geçme
swoon
kendinden geçme
ectasy
kendinden geçme hali
trance
kendinden geçmek
lose one's head
kendinden geçmek
(deyim) forget oneself
kendinden geçmek
be overwhelmed
kendinden geçmek
entranced
kendinden geçmek
break down
kendinden geçmiş
distraught
kendinden geçmişcesine
ecstatically
kendinden memnun
smug
kendinden memnun olma
self-satisfaction
kendinden menkul
self-appointed
kendinden menkul
self-styled
kendinden sorumlu
on his own
kendinden yalıtılmış
(Tıp) self sealing
kendinden yapışan
self-adhesive
kendinden yapışan
(Havacılık) self adhesive
kendinden yapışkanlı etiket
(Tıp) self adhesive label
kendinden zamanlı
self-timer
kendinden çok emin
self-assertive
kendinden-zamanlı
(Bilgisayar) self-timer
kendinden kaynaklanan
Self-imposed
kendinden soğutmak
self-wean
kendinden astar
(Arkeoloji) self slip
kendinden ayarlanabilen
self-configurable
kendinden ayarlı suspansiyon
(Otomotiv) self levelling suspension
kendinden açıklayıcı
(Havacılık) self explanatory
kendinden bahsetme
self expression
kendinden bekleneni yapmak
do one's bit
kendinden emin
reliant
kendinden emin
assured
kendinden emin
self-assured
kendinden emin bir şekilde
self-assuredly
kendinden emin bir şekilde
cocksurely
kendinden emin biçimde dimdik
(Konuşma Dili) bolt upright
kendinden emin olma
self-assurance
kendinden emin olmak
to be sure of oneself
kendinden eminlik
assurance
kendinden eminlik
assuredness
kendinden emişli pompa
self priming pump
kendinden fazla emin olma
self assertion
kendinden geçirme
enrapturing
kendinden geçirmek
entrance
kendinden geçirmek
ecstasize
kendinden geçirmek
(deyim) blow somebody's mind
kendinden geçirmek
to entrance, to enrapture
kendinden geçirmek
ensorcel
kendinden geçirmek
enrapture
kendinden geçme
transport
kendinden geçme
trance
kendinden geçme
Ecstasy
kendinden geçme
abandon
kendinden geçme
frenzy
kendinden geçme
stupor
kendinden geçme
blackout
kendinden geçme durumu
rapturousness
kendinden geçmek
a) to lose one's self-control, to break down b) to lose consciousness, to faint, to pass out c) to be overexcited, to be entranced
kendinden geçmek
get carried away
kendinden geçmek
be beside oneself
kendinden geçmek
lose oneself
kendinden geçmek
commune with oneself
kendinden geçmek
1. to be transported by joy, be ecstatic. 2. to faint
kendinden geçmek
lose consciousness
kendinden geçmek
go into raptures
kendinden geçmek
pass out
kendinden geçmiş
gone

Tom was only gone for fifteen minutes. - Tom sadece on beş dakika kendinden geçmişti.

kendinden geçmiş
rapt
kendinden geçmiş
ensorceled
kendinden geçmiş
ecstatical
kendinden geçmiş
distracted

You seem distracted today. - Bugün kendinden geçmiş görünüyorsun.

Mary asked Tom to open the wine bottle and then kissed him while he was distracted. - Mary Tom'dan şarap şişesini açmasını istedi ve sonra kendinden geçmişken onu öptü.

kendinden geçmiş
slaphappy
kendinden geçmiş
senseless
kendinden geçmiş
entranced
kendinden geçmiş
slaphappier
kendinden geçmiş
rapturous
kendinden geçmiş
ensorcelled
kendinden geçmiş
beside oneself
kendinden geçmiş
temulent
kendinden geçmiş
drunk
kendinden geçmiş
in raptures over something
kendinden geçmiş
in raptures about something
kendinden geçmiş
enrapt
kendinden geçmiş
intoxicated
kendinden geçmiş kadın
maenad [Brit.]
kendinden geçmiş kadın
menad
kendinden geçmiş olarak
unconsciously
kendinden güvenlikli devreler
(Elektrik, Elektronik) intrinsically safe circuits
kendinden harcanan teknik
(Askeri) self-consuming
kendinden havalandırmalı
(Otomotiv) self venting
kendinden havalandırmalı
(Otomotiv) self-venting
kendinden kaynak
autogenous welding
kendinden kaynak
autogenous soldering
kendinden kaynaklanan
(Pisikoloji, Ruhbilim) autogenous
kendinden kilitlemeli pul
self-locking retaining ring
kendinden kilitlenen
self tapping
kendinden kilitli somun
(Otomotiv) self-locking nut
kendinden kilitli somun
(Otomotiv) self locking nut
kendinden korumalı derinlik
(Askeri) self-protection depth
kendinden kumandalı
(Otomotiv) self arm
kendinden kumandalı
(Otomotiv) self-arm
kendinden kuşku duyma
self doubt
kendinden kıvırma pervaz
(Tekstil) grown -on facing
kendinden kıvırma pervaz
(Tekstil) grown-on facing
kendinden memnun bir şekilde
complacently
kendinden memnun olmak
be pleased with oneself
kendinden menkul meşruiyet
(Politika, Siyaset) self-legitimisation
kendinden nefret etme
self disgust
kendinden nefret etme
self hatred
kendinden oturan
self tapping
kendinden pay biçmek
live and let live
kendinden pay biçmek
to live and let live
kendinden sesli
(Bilgisayar) self voicing
kendinden tahrikli
(Askeri,İnşaat) self-propelled
kendinden test çıkışı
(Otomotiv) self test output
kendinden utanmak
feel ashamed of oneself
kendinden utanmak
be ashamed of oneself
kendinden uyarmalı
self-excitation
kendinden uyartımlı dinamo
self-excitation dynamo
kendinden uzak tutmak
(deyim) keep at bay
kendinden verme
nonindulgence
kendinden verme
self denial
kendinden yapışan bant
(Otomotiv) self adhesive tape
kendinden yapışan bant
(Otomotiv) self-adhesive tape
kendinden yapışan köpük
(Otomotiv) self-adhesive foam
kendinden yapışan köpük
(Otomotiv) self adhesive foam
kendinden yapışkanlı
self adhesive
kendinden yapışkanlı
(zarf) self-sealing
kendinden yapışkanlı vinil
self-adhesive vinyls
kendinden yapışkanlı vinil
(Matbaacılık, Basımcılık) self adhesive vinyls
kendinden yapışkanlı çivi
(Tekstil) self adhesive nail cover
kendinden yağlama kalitesi
(Otomotiv) self-lubricating qualities
kendinden yağlama kalitesi
(Otomotiv) self lubricating qualities
kendinden yağlamalı yatak
(Otomotiv) self-lubricating porous bronze
kendinden yağlamalı yatak
(Otomotiv) self lubricating porous bronze
kendinden çok emin
cocksure
kendinden çok emin
overconfident
kendinden çok emin
presuming
kendinden çok emin
cocky
kendinden çok emin
self assertive
kendinden çok emin
presumptuous
kendinden çok emin olmak
think one is the cat's pyjamas
kendinden çok emin olmak
think one is the cat's whiskers
kendinden çok genç biriyle evlenen kimse
baby snatcher
kendinden çok hoşnut olmak
be in one's glory
kendinden ödün vermek
deprive oneself
kendinden üretilen
self-produced
kendinden şüphe etme
self doubt
kendi kendinden memnun
self-satisfied
kerameti kendinden bilmek
to take the credit for something without acknowledging the help others gave one
kendi
respective

Tom and Mary spoke in their respective languages. - Tom ve Mary kendi dillerinde konuştu.

Both Fadil and Layla continued to climb their respective career ladders. - Hem Fadıl hem de Leyla, kendi kariyer merdivenlerini tırmanmaya devam ettiler.

kendi
oneself

We should tell the children how to defend oneself. - Çocuklara kendilerini nasıl koruyacaklarını anlatmalıyız.

It's very difficult to know oneself. - Kendini bilmek çok zordur.

kendi
herself

Yumi went there by herself. - Yumi oraya kendi gitti.

She always comforted herself with music when she was lonely. - O yalnızken kendini her zaman müzikle rahatlattı.

kendi
himself

He said NO to himself. He said YES aloud. - Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.

He said NO to himself. He said YES aloud. - O kendi kendineHAYIRdedi.Yüksek sesle EVET dedi.

kendi
its

Every fox praises its tail. - Herkes kendi yaptığıyla övünür.

The candle went out by itself. - Mum kendiliğinden söndü.

kendi
of one's own
kendi
itself

If it were not for books, each generation would have to rediscover for itself the truths of the past. - Kitaplar olmasaydı, her nesil kendisi için geçmişin gerçeklerini yeniden keşfetmek zorunda kalacaktı.

No definition of poetry is adequate unless it be poetry itself. - Onun kendisi şiir olmadıkça, şiirle ilgili hiçbir tanım yeterli değildir.

kendi
auto

It happens automatically. - Bu kendiliğinden olur.

In the automotive industry of the 1970's, Japan beat the U.S. at its own game. - 1970'lerin otomotiv endüstrisinde Japonya kendi oyununda ABD'yi yendi.

kendi
him

He taught himself French. - Kendisine Fransızca öğretti.

He said NO to himself. He said YES aloud. - Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.

kendinden emin
self confident
kendi
{s} simple

Worse than a simple fool is a fool believing himself intelligent. - Kendini zeki sanan bir aptal, basit bir aptaldan daha kötüdür.

Why? That was the simple question everyone was asking themselves. - Neden? O herkesin kendine sorduğu basit soruydu.

kendi
auto-
kendi
personally
kendi
her

I showed her my room. - Ona kendi odamı gösterdim.

Yumi went there by herself. - Yumi oraya kendi gitti.

kendinden emin
cocky
rahat ve kendinden emin
suave
kendi
several

Several young engineers were employed and were devoted to developing a new computer. - Birçok genç mühendis istihdam edildi ve onlar kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmek için adadılar.

He was unconscious for several days. - Birkaç gündür kendinde değildi.

kendinden memnun
self satisfied
Kendi
my own

From my own experience, illness often comes from sleeplessness. - Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.

I perceive myself as my own god. - Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.

kendi
he; she
kendi
his own
kendi
to own

I hope to own my own house someday. - Bir gün kendi evime sahip olmayı umuyorum.

kendi
pwn
kendi
one's own
kendinden geçmek
forget
kendi
self; own; in person
kendi
self, oneself
kendi
eigen
kendi
he
kendinden emin
self assured
kendinden emin
selfconfident
kendinden geçme
ravish
kendinden geçmek
faint
kendinden geçmek
let one's hair down
kendinden geçmiş
mad
kendinden geçmiş
rapture
oyuna kendinden espriler katmak
gag up
sürekli kendinden söz eden
egotistical
sürekli kendinden söz eden kimse
egotist
zevkten kendinden geçmiş
entranced with joy
English - English

Definition of kendinden in English English dictionary

kendi
A container of Asian derivation, usually handleless, used to hold liquid with a broad opening on top for inserting liquid and usually only one spout for pouring
Turkish - Turkish
Kendi aklından, kendi kendine
Kendi aklından, kendi kendine: "Biliyor da mı söylüyor, yoksa kendinden mi uyduruyor?"- M. Ş. Esendal
kendi
Bir işte başkalarının etkisi bulunmadığını belirtir: "Kendi yapacağı işi bırakır, âleme öğüt vermeye kalkar."- B. Felek. "Kendisi, kendileri" biçiminde bazen saygı duygusuyla veya söz konusu olanları amaçlayarak o ve onlar yerine kullanılır
kendi
Kişiler üzerinde direnilerek durulduğunu anlatır
kendi
İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarar: "Kendi ülkemizde kendimizi yok edeceklerdi."- R. E. Ünaydın
kendi
Kişisel: "Bizim için ölüm, yani kendi dünyamızın ölümü kâinatın en mühim hadisesidir."- A. Ş. Hisar
Kendinden geçmek
gaşyolmak
Kendinden geçmiş
dalgın
kendi
İyelik eki almış bulunan isimlerden önce eksiz olarak iyelik düşüncesini pekiştirir, kişisel
kendi
Bir işte başkalarının etkisi bulunmadığını belirtir
kendi
"Kendisi, kendileri" biçiminde bazen saygı duygusuyla veya söz konusu olanları amaçlayarak o ve onlar yerine kullanılır
kendi
İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarar
English - Turkish

Definition of kendinden in English Turkish dictionary

kendinden kapali
(Tekstil) self-enclosed