I'm feeling a lot better.
- Çok daha iyi hissediyorum.
A laptop is better than a desktop.
- Bir dizüstü, bir masaüstünden daha iyidir.
In my opinion, German is the best language in the world.
- Bana göre Almanca dünyadaki en iyi dildir.
Best regards to your father.
- Babana en iyi dileklerimle.
Tom got a decent grade on the test he took last week.
- Tom geçen hafta girdiği sınavda iyi bir not aldı.
Tom couldn't find a decent job in Boston, so he moved to Chicago.
- Tom Boston'da iyi bir iş bulamadı, bu yüzden Şikago'ya taşındı.
My mom doesn't speak English very well.
- Annem İngilizce'yi çok iyi konuşamaz.
That tie suits you very well.
- Bu kravat sana çok iyi uyuyor.
He is no good as a doctor.
- Doktor olarak iyi değil.
Good evening, how are you?
- İyi akşamlar, nasılsın?
I think it will be fine.
- Ben, havanın iyi olacağını düşünüyorum.
He became the finest actor on the American stage.
- O, Amerikan sahnesinde en iyi aktör oldu.
Good evening, everyone.
- Herkese iyi akşamlar.
Good evening. I'd like a glass of whole milk.
- İyi akşamlar. Bütün bir bardak süt istiyorum.
As long as we love each other, we'll be all right.
- Birbirimizi sevdiğimiz sürece, biz iyi olacağız.
Cheer up! It will soon come out all right.
- Neşelen! Yakında her şey iyi olacak.
Emma Watson is a UN Women Goodwill Ambassador.
- Emma Watson, BM Kadın İyi Niyet Elçisidir.
Our future depends on the goodwill of a small elite.
- Geleceğimiz küçük bir elitin iyi niyetine bağlıdır.
It is better for an animal to live a comfortable life in a zoo than to be torn apart by a predator in the wild.
- Bir hayvanın bir hayvanat bahçesinde rahat bir hayat yaşaması vahşi doğada bir vahşi hayvan tarafından parçalanmasından daha iyidir.
Sometimes you have to choose between looking good and being comfortable.
- Bazen iyi görünme ve rahat olma arasında seçim yapmak zorundasın.
It would be preferable for you to surrender.
- Teslim olmanız daha iyi olurdu.
Peace is preferable to war.
- Barış savaştan daha iyidir.
We wish them all the best.
- Onlara en iyisini diliyoruz.
I wish you all the best.
- Hepinize en iyisini diliyorum.
The growth of online shopping and booking has greatly improved life for the consumers.
- Online alışveriş ve rezervasyonun büyümesi tüketiciler için hayatı oldukça iyileştirdi.
Bob and I are great friends.
- Bob ve ben çok iyi arkadaşlarız.
Don't worry, mom. I'll be alright!
- Merak etme, anne. Ben iyi olacağım!
I need someone to hold me and tell me everything will be alright.
- Beni tutacak ve bana her şeyin iyi olacağını söyleyecek birine ihtiyacım var.
Please give my best regards to Tom.
- Lütfen Tom'a en iyi dileklerimi iletin.
My parents send you their best regards.
- Ebeveynlerim size en iyi dileklerini gönderdi.
Tom is generous and good natured.
- Tom cömert ve iyi huyludur.
I like my meat well done.
- Etimi iyi pişmiş severim.
I'd like my steak well done.
- Bifteğimi iyi pişmiş istiyorum.
It looks like it will start pouring any second now. Better take an umbrella.
- Her an yağmaya başlayacak gibi. En iyisi şemsiye almak.
Starbucks is the best place to buy coffee.
- Starbucks kahve satın almak için en iyi yerdir.
A good doctor is sympathetic to his patients.
- İyi bir doktor hastalarına sempatiktir.
His eyes searched my face to see if I was talking straight.
- Doğru söyleyip söylemediğimi anlamak için beni iyice süzdü.
Nakido is better than Twitter.
- Nakido, Twitter'dan daha iyidir.
This is a good book, but that is better.
- Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
Relations with Canada remained correct and cool.
- Kanada ile ilişkiler doğru ve iyi kaldı.
Your dad is really cool. Not really.
- Baban gerçekten iyidir. Pek sayılmaz.
One can hardly find a more suitable climate.
- Bundan daha iyi bir ortam bulunamaz.
Tom didn't treat Mary very nicely.
- Tom Mary'ye çok iyi davranmadı
Tom doesn't treat Mary very nicely.
- Tom Mary'ye çok iyi davranmaz.
This translation is not quite up to snuff.
- Bu çeviri oldukça iyi değil.
In my opinion, a well-designed website shouldn't require horizontal scrolling.
- Bence, iyi tasarlanmış bir web sitesi yatay kaydırma gerektirmemeli.
The man is well-known all over the village.
- Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.
Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.
- Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.
Twitter is not good enough.
- Twitter yeterince iyi değil.
I want to feel good about myself.
- Kendim hakkında iyi hissetmek istiyorum.
She is not beautiful, certainly, but she is good-natured.
- O kesinlikle güzel değil ama iyi huylu.
You're very good-natured.
- Sen çok iyi huylusun.
The ideal woman for me would be well-mannered, intelligent and a polyglot.
- Benim için ideal kadın, iyi huylu, akıllı ve birçok dilli olacaktır.
She is a well-mannered girl.
- O iyi huylu bir kızdır.
Tom really did a good job today.
- Tom bugün gerçekten iyi iş çıkardı.
Why should men get all the good jobs?
- Neden erkekler tüm iyi işleri almalı.
Let's send Tom a sympathy card.
- Tom'a bir iyi niyet kartı gönderelim.
Happy birthday, Muiriel!
- İyi ki doğdun, Muiriel!