You had better go there in decent clothes.
- Oraya uygun elbiselerle gitsen iyi olur.
Tom got a decent grade on the test he took last week.
- Tom geçen hafta girdiği sınavda iyi bir not aldı.
Copper conducts electricity well.
- Bakır elektriği iyi iletir.
That tie suits you very well.
- Bu kravat sana çok iyi uyuyor.
He is no good as a doctor.
- Doktor olarak iyi değil.
Good evening, how are you?
- İyi akşamlar, nasılsın?
I think it will be fine.
- Ben, havanın iyi olacağını düşünüyorum.
Guinness is the finest of beers.
- Guinness biraların en iyisidir.
It's quite difficult to master Arabic.
- Arapçayı iyice öğrenmek oldukça zordur.
Give me some time to think it over.
- Onu iyice düşünmem için bana biraz zaman ver.
We went over the house thoroughly before buying it.
- Satın almadan önce evi iyice inceledik.
If you can't explain it simply, you don't understand it well enough.
- eğer basitçe açıklayamıyorsan, onu iyice anlayamamışsın.
Wash the quinces thoroughly.
- Ayvaları iyice yıkayın.
Tom was thoroughly depressed.
- Tom iyice depresifti.
Sometimes you should sometimes make a mistake to be properly understood.
- Bazen iyice anlamak için hata yapmalısın.
Tom is well aware of what is going on at the office.
- Tom ofiste olanların iyice farkında.
Wash your hands well.
- Ellerinizi iyice yıkayın
Sometimes you should sometimes make a mistake to be properly understood.
- Bazen iyice anlamak için hata yapmalısın.
I'll give the room a good cleaning.
- Odayı iyice temizleyeceğim.
I'll never forget your kindness as long as I live.
- İyiliğini yaşadığım sürece unutmayacağım.
She was kind enough to give me good advice.
- Bana iyi bir tavsiye verecek kadar nazikti.
The small house had come to look shabby, though it was just as good as ever underneath.
- Küçük ev, şimdiye kadar tıpkı altındaki kadar iyi olmasına rağmen,eski püskü görünmeye başladı.
Just how well can masks block the, even smaller than pollen, yellow sand dust? I think it much more of a nuisance than pollen.
- Maskeler sarı kum tozunu,polenlerden dahada küçük,ne kadar iyi engelleyebilir?Sanırım o polenden oldukça daha fazla bir baş belasıdır.
As long as we love each other, we'll be all right.
- Birbirimizi sevdiğimiz sürece, biz iyi olacağız.
Mr. Ford is all right now.
- Bay Ford şimdi iyidir.
I'm alright if you're alright.
- Sen iyiysen ben iyiyim.
Is everything alright here?
- Burada her şey iyi mi?
Sometimes you have to choose between looking good and being comfortable.
- Bazen iyi görünme ve rahat olma arasında seçim yapmak zorundasın.
It is better for an animal to live a comfortable life in a zoo than to be torn apart by a predator in the wild.
- Bir hayvanın bir hayvanat bahçesinde rahat bir hayat yaşaması vahşi doğada bir vahşi hayvan tarafından parçalanmasından daha iyidir.
Great care has been taken to use only the finest ingredients.
- Sadece en iyi malzemeleri kullanmak için büyük özen gösterilmiştir.
Bob and I are great friends.
- Bob ve ben çok iyi arkadaşlarız.
His eyes searched my face to see if I was talking straight.
- Doğru söyleyip söylemediğimi anlamak için beni iyice süzdü.
I'm feeling a lot better.
- Çok daha iyi hissediyorum.
A laptop is better than a desktop.
- Bir dizüstü, bir masaüstünden daha iyidir.
One can hardly find a more suitable climate.
- Bundan daha iyi bir ortam bulunamaz.
Tom didn't treat Mary very nicely.
- Tom Mary'ye çok iyi davranmadı
Tom doesn't treat Mary very nicely.
- Tom Mary'ye çok iyi davranmaz.
This translation is not quite up to snuff.
- Bu çeviri oldukça iyi değil.
Relations with Canada remained correct and cool.
- Kanada ile ilişkiler doğru ve iyi kaldı.
I always thought Tom was so cool.
- Ben hep Tom'un çok iyi olduğunu düşündüm.
A good doctor is sympathetic to his patients.
- İyi bir doktor hastalarına sempatiktir.
Hoover was well-known to Americans.
- Hoover, Amerikalılar için iyi tanınmış biriydi.
The man is well-known all over the village.
- Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.
Happy birthday, Muiriel!
- İyi ki doğdun, Muiriel!
I decided to be happy because it's good for my health.
- Mutlu olmaya karar verdim çünkü sağlığım için iyi.
Tom said that he thought the economy was likely to get better.
- Tom ekonominin muhtemelen iyileşeceğini düşündüğünü söyledi.
If you eat well, you're likely to live longer.
- İyi beslenirseniz muhtemelen daha uzun yaşarsınız.
As long as we love each other, we'll be all right.
- Birbirimizi sevdiğimiz sürece, biz iyi olacağız.
Mr Ford is all right now.
- Bay Ford şimdi iyidir.
Tom speaks French fairly well, doesn't he?
- Tom Fransızcayı oldukça iyi konuşur değil mi?
He speaks English fairly well.
- O, İngilizceyi oldukça iyi konuşur.
Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
- Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
The table in that room is very nice.
- Şu odadaki masa çok iyi.
Tom can speak French pretty well.
- Tom Fransızcayı oldukça iyi konuşabilir.
Tom knows Mary pretty well.
- Tom Mary'yi oldukça iyi biliyor.
Tom didn't do well enough on the driver's test to get a driver's license.
- Tom sürücü belgesini almak için sürücü testinde yeterince iyi yapamadı.
I know it well enough.
- Ben onu yeterince iyi tanıyorum.
It sounds pretty good.
- O, oldukça iyi görünüyor.
That offer sounds too good to be true. What's the catch?
- Bu teklif gerçek olamayacak kadar çok iyi görünüyor. Bit yeniği nedir.
Everything will be okay. I promise.
- Her şeyin iyi olacağına söz veriyorum.
I think I’m going to be okay.
- Sanırım iyi olacağım.
The climate here doesn't agree with me.
- Buradaki iklim bana iyi gelmiyor.
We all agreed it was a good idea.
- Hepimiz bunun iyi bir fikir olduğunu kabul ettik.
He is a good boy, and what is better, very handsome.
- O iyi bir çocuk ve daha da iyisi, çok yakışıklı.
He is not handsome, to be sure, but he is good-natured.
- O yakışıklı değil, şüphesiz, fakat o iyi huyludur.
Karam is the best student in the whole school.
- Karam, bütün okuldaki en iyi öğrencidir.
As a whole his works are neither good nor bad.
- Eserleri bir bütün olarak ne iyi nede kötü.
Attendance should be good provided the weather is favorable.
- Hava güzel olması koşuluyla, katılım iyi olmalı.