Hediye çokça takdir edilir.
- The gift is greatly appreciated.
Savaştan beri Japonya bilim ve teknolojide geniş ölçüde gelişti.
- Since the war, Japan has advanced greatly in science and technology.
Tom annesini çok özlüyor.
- Tom misses his mother greatly.
Şehir yaşamının gürültüsü beni çok sinirlendiriyor.
- The noise of city life annoys me greatly.
Tuz ilavesi lezzeti adamakıllı artırdı.
- The addition of salt greatly improved the flavor.
Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
- To our great surprise, he suddenly resigned.
İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım.
- I had great difficulty in finding my ticket at the station.
O kadar da muazzam değildi.
- It wasn't all that great.
İtalya'da yemekler harikaydı.
- The food was great in Italy.
Bu pilavın harika tadı var.
- This pilaf tastes great!
Yaşarken tanınmayan birçok büyük düşünür ölümden sonra ünlü oldu.
- Many great thinkers who were unknown while alive became famous after death.
Dünyanın en büyük şarkıcıları ve ünlü müzisyenlerinin çoğu şişmandır ya da en azından bariz şekilde tombuldur.
- The world's greatest singers and most of its famous musicians have been fat or at least decidedly plump.
Böyle uluslararası birleşme harika sonuçlar doğurdu.
- Such international cooperation produced great results.
Bu ülkeyi yine ulu yapmak için ileri görüşlü bir öndere ihtiyacımız var.
- We need a forward-looking leader to make this country great again.
Sadece en iyi malzemeleri kullanmak için büyük özen gösterilmiştir.
- Great care has been taken to use only the finest ingredients.
Bob ve ben çok iyi arkadaşlarız.
- Bob and I are great friends.
Tom ekranda ne oynarsa oynasın, muhteşem görünüyor.
- No matter what he plays on the screen, Tom looks great.
Muhteşem bir yardımcısın.
- You've been a great help.
Senin harika yeteneğin var. Sen gerçekten yeteneklisin.
- You have great talent. You are truly gifted.
Cılız bir kıvılcım kocaman bir aleve dönüşebilir.
- A tiny spark may become a great flame.
Kocasının hastalığı ona büyük endişeye yol açtı.
- Her husband's illness caused her great anxiety.
Cılız bir kıvılcım kocaman bir aleve dönüşebilir.
- A tiny spark may become a great flame.
Bu sorun çok önemlidir.
- This matter is of great importance.
Vergi artışları hayatlarımızı önemli ölçüde etkiledi.
- The tax increases affected our lives greatly.
Dün kardeşlerim ve arkadaşlarım beraber süper bir akşam geçirdik ve mangal da çok iyidi.
- We had a great evening yesterday with my brothers and my friends, and the barbecue was very good, too.
Bob ve ben çok iyi arkadaşlarız.
- Bob and I are great friends.
Bu müthiş bir fırsat.
- It's a great opportunity.
O kadar müthiş değil.
- It's not all that great.
Bu fotoğraflarda mükemmel görünüyorsun.
- You look great in these photos.
Bence, futbol mükemmel bir spor.
- In my opinion, soccer is a great sport.
He was more greatly beloved than anyone in living memory.
A great storm is approaching our shores.
Newton and Einstein are two of the greats of the history of science.
Alexander the Great.
Great! Thanks for the wonderful work.
Oh, great! I just dumped all 500 sheets of the manuscript all over and now I have to put them back in order.
His concert was very good.
- His concert was great.
... to convince you of today is that such approaches have greatly enhanced their understanding ...
... it is greatly appreciated for the exceptional technical characteristics of ...