Tom'a açık talimatlar verdim.
- I gave Tom explicit instructions.
Ben sana hiçbir şeye dokunmaman için açık talimatlar vermiştim.
- I gave you explicit instructions not to touch anything.
Hükümet vergileri düşürmek için niyetini açıkça bildirdi.
- The government explicitly declared its intention to lower taxes.
Benim bildiğimden çok daha fazla bilen matematikçiler kendilerini açıkça ifade edemedikleri zaman bundan hoşlanmam.
- I don't like it when mathematicians who know much more than I do can't express themselves explicitly.
Belirli bir artikel mi arıyorsun?
- Are you looking for a definite article?
Esperantoda belirsiz artikel yoktur ve sadece bir tane belirli artikel vardır.
- In Esperanto there is no indefinite and only one definite article.
Tamam, tamam, dedi doktor. Ben kesinlikle ona bir göz atacağım.
- Okay, okay, said the doctor. I'll definitely take a look at her.
O kesinlikle tam zamanlı bir iştir.
- It's definitely a full-time job.
Bana kesin bir cevap ver.
- Give me a definite answer.
Tom kesinlikle Mary'nin fikrini sormalıdır.
- Tom should definitely ask for Mary's opinion.
Onun Amerika'ya gideceği açık.
- It is definite that he will go to America.
Tom açıkça Mary'ye bunu yapmamasını söyledi.
- Tom explicitly told Mary not to do that.
Benim bildiğimden çok daha fazla bilen matematikçiler kendilerini açıkça ifade edemedikleri zaman bundan hoşlanmam.
- I don't like it when mathematicians who know much more than I do can't express themselves explicitly.
Hükümet vergileri düşürmek için niyetini açıkça bildirdi.
- The government explicitly declared its intention to lower taxes.
Tom açıkça Mary'ye bunu yapmamasını söyledi.
- Tom explicitly told Mary not to do that.
I gave explicit instructions for him to stay here, but he followed me, anyway.
The film had several scenes including explicit language and sex.
... it wouldn't be as explicit as grades. ...