The room was so quiet you could hear a pin drop.
- Oda o kadar sessizdi ki bir iğnenin düşmesini bile işitebilirdin.
All of a sudden, large drops of rain began falling from the dark sky.
- Ansızın büyük yağmur damlaları karanlık gökyüzünden düşmeye başladı.
The descent to hell is easy.
- Cehenneme düşmek kolaydır.
The Taiwanese dollar appreciated, causing Taiwanese exports to slump.
- Tayvan doları değer kazandı ve Tayvan ihracatının düşmesine neden oldu.
A belt keeps your pants from falling down.
- Kemer pantolonunun düşmesini önler.
Leaves begin to fall in October.
- Yapraklar ekimde düşmeye başlar.
It's easy to fall into bad habits.
- Kötü alışkanlıklara düşmek kolaydır.
All of us want prices to decline.
- Biz hepimiz fiyatların düşmesini istiyoruz.
Home prices have continued to decline.
- Ev fiyatları düşmeye devam etti.
I had to grab her to keep her from falling.
- Onun düşmesini engellemek için onu tutmak zorunda kaldım.
Crude oil has been falling in price.
- Ham petrol fiyatı düşmektedir.
Be careful not to trip and fall.
- Tökezlememek ve düşmemek için dikkatli ol.
Tom is trying not to be trip and fall.
- Tom ayağı takılıp düşmemeye çalışıyor.
Crude oil has been falling in price.
- Ham petrol fiyatı düşmektedir.
The tree was ready to fall down.
- Ağaç düşmek üzereydi.
I never dreamed that I would meet her there.
- Onunla orada karşılaşacağımı asla düşünmedim.
You can use a dreamcatcher to catch your nightmares.
- Kabuslarınızı yakalamak için bir düş kapanı kullanabilirsiniz.
Your shirt button is about to fall off.
- Gömlek düğmen düşmek üzere.
If you don't want to fall off the cliff, don't stay near it.
- Eğer uçurumdan düşmek istemiyorsanız, onun yanında durmayın.
The garden was covered with fallen leaves.
- Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.
She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
- Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
Daydreaming is the moonlight of thought.
- Hayal kurmak düşüncenin mehtabıdır.
We've come this far, so we can't stop now. I don't want to backslide.
- Bu kadar uzağa geldik, bu yüzden şimdi duramayız. Kötü yola düşmek istemiyorum.
Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, while in fact you are looking at your monitor.
- İşte bir optik illüzyon: aslında monitörünüze bakarken, bir küpe baktığınızı düşünürsünüz.
Your enemies are just an illusion.
- Senin düşmanların sadece bir yanılsama.
Living in poverty is some women's fantasy. They think it's somewhat romantic.
- Yoksulluk içinde yaşamak, bazı kadınların fantezisidir. Onlar bunun biraz romantik olduğunu düşünüyorlar.
The man slumped to the floor.
- Adam aniden yere düştü.
He's very fond of science fiction.
- O, bilim kurguya çok düşkündür.
Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
- 20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
It would break if you dropped it.
- Eğer düşürürsen kırarsın.
The yen is rising and the dollar is falling.
- Yen yükseliyor dolar düşüyor.
I had to grab her to keep her from falling.
- Onun düşmesini engellemek için onu tutmak zorunda kaldım.
She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
- Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
Tom picked up the coins that had fallen behind the sofa.
- Tom kanepenin arkasına düşmüş olan bozuk paraları topladı.
I thought you didn't like romance movies.
- Macera filmlerini sevmediğini düşündüm.
I think that maybe I should stop reading romance novels.
- Belki aşk romanları okumayı durdurmam gerektiğini düşünüyorum.
Productive thinking and creativity are unthinkable without imagination.
- Üretken düşünce ve yaratıcılık; hayal gücü olmadan düşünülemez.
He fell down the stairs.
- O, merdivenden düştü.
The horse broke its neck when it fell.
- Düşen at boynunu kırdı.
The share price is plummeting – get out while you can.
- Hisse fiyatı düşüyor - yapabiliyorken ayrılın.
Tom's grades soon plummeted.
- Tom'un notları yakın zaman içinde düştü.
The tree was ready to fall down.
- Ağaç düşmek üzereydi.
Tom suffered from the delusion that strangers could hear his thoughts. Of course that's nonsense.
- Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.
When I was a kid, I thought that if I died the world would just disappear. What a childish delusion! I just couldn't accept that the world could continue to exist without me.
- Çocukken ,ölürsem dünyanın hemen ortadan kaybolacağını düşündüm.Ne çocukça bir aldanma!Ben sadece dünyanın bensiz devam edip var olacağını kabullenemiyordum.