The meeting will reconvene in two hours after a brief recess.
 - Toplantı, kısa bir aradan sonra iki saat içinde tekrar toplanacak.
I would like to request a short recess.
 - Ben kısa bir ara rica etmek istiyorum.
The thief used a screwdriver to break into the car.
 - Hırsız arabaya girmek için bir tornavida kullandı.
Breakfast is served from 7:30 a.m. to 11:00 a.m.
 - Kahvaltı sabah 07:00-11:00 arası servis edilir.
Between space and time.
 - Uzay ve zaman arasında.
Leave a space between the lines.
 - Satırlar arasında bir boşluk bırak.
They went in search of happiness.
 - Onlar mutluluğu aramaya gittiler.
All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
 - Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
The volcano erupts at regular intervals.
 - Volkan düzenli aralıklarla püskürür.
I visit my friend's house at intervals.
 - Ben arkadaşımın evinini aralıklarla ziyaret ederim.
There is a generation gap between them.
 - Onlar arasında kuşak farkı var.
There is a wide gap in the opinions between the two students.
 - İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
Religion is freedom and justice being sought in the entire region.
 - Din, bütün bölgede özgürlük ve adalet arayışıdır.
They all sought for the lost child.
 - Onların hepsi kayıp çocuğu aradı.
Let's take time out to elaborate a strategy.
 - Bir stratejiyi özenle hazırlamak için ara verelim.
In the interim, please send all communications to Tom.
 - Ara sıra lütfen tüm iletileri Tom'a gönderin.
Let's split up and look for Tom.
 - Ayrılalım ve Tom'u arayalım.
Why don't you look for Tom?
 - Niçin Tom'u aramıyorsun?
Make no mistake: we do not want to keep our troops in Afghanistan. We seek no military bases there.
 - Yanlış yapmak yok: Biz birliklerimizi Afganistan'da tutmak istemiyoruz. Biz orada askeri üs aramıyoruz.
The only useful knowledge is that which teaches us how to seek what is good and avoid what is evil.
 - Tek yararlı bilgi iyi olanı nasıl arayacağımızı ve kötü olandan nasıl kaçınacağımızı öğretendir.
Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists.
 - Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.
The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars.
 - İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir.
I don't see any relation between the two problems.
 - O iki problem arasında herhangi bir yakınlık görmüyorum.
The students range in age from 18 to 25.
 - Öğrencilerin yaşı 18 ile 25 aralığındadır.
The human eye is blind to nearly the entire electromagnetic spectrum, except for the very narrow range of light that falls in what we call the visible range.
 - İnsan gözü görülebilir aralık dediğimiz çok dar ışık aralığı hariç neredeyse tüm elektromanyetik spektrum için kördür,
A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation.
 - Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu.
Tom stopped looking for the treasure and went back home.
 - Tom hazine aramayı durdurdu ve eve gitti.
There is only a marginal difference between the two.
 - İkisi arasında sadece marjinal bir fark var.
This car dealership has very thin profit margins.
 - Bu araba bayiliğinin çok ince kar marjları var.
Dr. Svensen researched the issue so extensively that his bibliography makes up half the weight of his book.
 - Dr. Svensen konuyu öyle geniş bir şekilde araştırdı ki onun kaynakçası kitabının yarı ağırlığını oluşturuyor.
Tom noticed a half-eaten hamburger on the dashboard of Mary's car.
 - Tom Mary'nin arabasının torpido gözünde yarısı yenmiş bir hamburger fark etti.
A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant.
 - Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.
Everybody in the car said they wanted to get out and stretch their legs.
 - Arabaki herkes arabadan çıkmak ve bacaklarını germek istediğini söyledi.
Our car broke down in the middle of the street.
 - Arabamız caddenin ortasında bozuldu.
I'm in the middle of a meeting. Could I call you back later?
 - Bir toplantının ortasındayım. Sizi daha sonra tekrar arayabilir miyim?
The car went out of control and pitched headlong into the river.
 - Araba kontrolden çıktı paldır küldür nehre düştü.
The U.S. Secretary of State is trying to broker a ceasefire between the warring parties.
 - ABD Dışişleri Bakanı, savaşan taraflar arasındaki ateşkes konusunda aracılık yapmaya çalışıyor.
There were Jews in Arab countries before the partition of Palestine.
 - Arap ülkelerinde Filistin'in bölünmesinden önce Yahudiler vardı.
Do you know how to use these command line tools?
 - Bu komut satırı araçlarının nasıl kullanılacağını biliyor musunuz?
Please put a comma between the two main clauses.
 - Lütfen iki ana cümlenin arasına virgül koyun.
Meanwhile, I want to draw your attention to a point.
 - Bu arada, bir noktaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum.
Meanwhile, we depict aliens doing really weird stuff.
 - Bu arada, Biz garip şeyler yapan uzaylıları tanımlıyoruz.
They're on good terms with their neighbors.
 - Onların komşularıyla arası iyi.
We are on good terms with them.
 - Onlarla aramız iyidir.
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
 - İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
When is the intermission?
 - Perde arası ne zaman?
Call me this afternoon.
 - Bu öğleden sonra beni ara.
Tom called me yesterday at nine in the morning.
 - Tom beni dün sabah saat dokuzda aradı.
All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
 - Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
I thought you'd be out searching for Tom.
 - Tom'u aramak için dışarıda olacağını düşündüm.
My fingers pronounce every word, every pause and every accent.
 - Benim parmaklarım her sözcüğü telâffuz eder, her aralık ve her aksan.
Let's take a pause. I cannot continue any longer.
 - Bir ara verelim! Daha fazla devam edemem.
You should look up that word.
 - O kelimeyi sözlükte aramalısın.
I often look up words in that dictionary.
 - O sözlükte sık sık kelimeler ararım.
Martin Luther King spent his life seeking justice.
 - Martin Luther King hayatını adalet arayarak geçirdi.
Tom isn't seeking asylum.
 - Tom sığınma aramıyor.
In case of fire, you should dial 119 immediately.
 - Yangın durumunda, hemen 119'u aramanız gerekir.
In the case of fire, dial 119.
 - Yangın durumunda, 119'u arayın.
Do not search for people's weaknesses, but for their strengths.
 - İnsanların zayıf yönlerini araştırmayın ama güçlü yönlerini araştırın.
Tom will assist you in your search for Mary.
 - Tom Mary'yi aramanda sana yardım edecek.
Please bring your intermediate examination certificate with you to the first day of class.
 - Lütfen ara sınav belgesini sınıfın ilk gününe kadar yanınızda getirin.
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
 - İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
When is the intermission?
 - Perde arası ne zaman?
It's almost intermission.
 - Gösterim arası olmak üzere.
Interpreters mediate between different cultures.
 - Çevirmenler farklı kültürler arasında aracılık ederler.
He mediated between the two parties.
 - O iki parti arasında aracılık yaptı.
We're still checking into it.
 - Onu hâlâ araştırıyoruz.
Let's divide the check between us.
 - Hesabı aramızda paylaşalım.
Snorri Sturluson's stories tells, among other things, how Christianity was spread in Norway by force.
 - Snorri Sturluson'un hikayeleri diğer şeylerin arasında Hristiyanlığın Norveç'te nasıl zorla yayıldığını anlatır.
He went on a quest to find the point where the sky touches the Earth.
 - O, gökyüzünün dünyaya dokunduğu noktayı bulmak için uzun ve zorlu bir araştırmaya devam etti.
I called you because I need to ask you a question.
 - Seni aradım çünkü sana bir soru sormam gerekiyor.
Tom is always spacing out in class.
 - Tom her zaman derse ara veriyor.
Every now and then, I play tennis for recreation.
 - Ara sıra eğlence için tenis oynarım.
You'll be able to drive a car in a few days.
 - Birkaç gün içinde araba sürebileceksin.
In America cars drive on the right side of the road.
 - Amerika'da arabalar yolun sağ tarafını kullanırlar.
There is a distance of four fingers between the eyes and the ears.
 - Gözler ve kulaklar arasında dört parmaklık bir mesafe vardır.
I heard that the distance between Tokyo and Osaka is about 10 km.
 - Tokyo ve Osaka arasındaki mesafe yaklaşık 10 kilometreymiş diye duydum.