-e kadar

listen to the pronunciation of -e kadar
Turkish - English

Definition of -e kadar in Turkish English dictionary

-e kadar
till
-e kadar
by the time
-e kadar
until
-e kadar
to
-e kadar
down to
-e kadar
through
-e kadar
up to
-e kadar
pending
-e kadar
as far as
-e kadar
as well as
-e kadar
thru
-e kadar
by
-e kadar
up
-e kadar
in so far as
-e kadar etkili
as effective as
-e kadar etkin
as effective as
-e kadar gelmek
(Dilbilim) go down to
-e kadar korunmak
(İnşaat) maintain far into
-e kadar sürdürmek
(İnşaat) maintain far into
-e kadar ulaşmak
(deyim) go down to
ağzına kadar dolu olmak
brim
başından sonuna kadar
all the way
bu kadar
this

Is it this hot every day? - Her gün bu kadar sıcak mı?

Never be this late again. - Asla tekrar bu kadar geç kalma.

yeteri kadar
enough

I had enough time, so I didn't need to hurry. - Yeteri kadar zamanım vardı, bu yüzden acele etmeme gerek yoktu.

Mom was innocent enough to ask him: Would you like any more beer? - Annem yeteri kadar masum bir halde Biraz daha bira ister misin? diye sordu.

-ye kadar
until
bu kadar
that's it

That's it. I'm not lending you any more money. - Bu kadar. Sana daha fazla ödünç para vermiyorum.

I believe that's it for now. - Şimdilik bu kadar olduğuna inanıyorum.

bu kadar
that

Can a two-year-old boy run that fast? - İki yaşındaki bir çocuk bu kadar hızlı koşabilir mi?

That's enough for today! - Bugünlük bu kadar yeter.

e kadar
by the time
e kadar
(Havacılık) through
hepsi bu kadar teşekkürler
that's all
inceye kadar
until
kadar
as as
kadar
as well as

The rich have troubles as well as the poor. - Zenginlerin fakirler kadar sorunları vardır.

The rich have trouble as well as the poor. - Zenginlerin fakirler kadar sorunu vardır.

kadar güçlü
as strong as
nereye kadar?
how far

How far are you willing to take this? - Bunu nereye kadar götürmeye isteklisin?

How far do I have to go? - Nereye kadar gitmek zorundayız?

yeteri kadar
sufficiently
ardına kadar
wide

Tom opened his eyes wide. - Tom gözlerini ardına kadar açtı.

Keep your eyes wide open! - Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.

ardına kadar açık
wide

Fadil found the door wide open. - Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.

Keep your eyes wide open! - Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.

-den -e kadar
from to
bacak kadar
squat
bacak kadar
very short
bacak kadar
tiny
bit kadar
tiny
bit kadar
very small
bu kadar
this thing
bu kadar
that much

I'm not going to eat that much. - Bu kadar fazla yemeyeceğim.

I know that much myself. - Kendimi bu kadar tanıyorum.

bu kadar
this quantity
bu kadar
such

I've never had such a large sum of money. - Ben hiç bu kadar büyük bir paraya sahip olmadım.

You don't have to give yourself such airs. - Bu kadar çalım satmak zorunda değilsin.

bu kadar mı
is that all
dibine kadar gömülmek
(deyim) entangle with
dize kadar
(deyim) knee-deep
e kadar
(Havacılık) up
e kadar
(Havacılık) thru
e kadar
down to
e kadar giden
date back
elden geldiği kadar
with might and main
elinden geldiği kadar çabuk
as fast as he could lick
en ince ayrıntısına kadar
blow-by-blow
en ince detayına kadar
in depth
en ince noktasına kadar
up to the mark
eve kadar optik lif
(Bilgisayar,İnşaat) fiber to the home
hepsi bu kadar
that's all
herkes kadar iyi
(deyim) with the best of them
kadar
proportion
kadar
as near as
kadar
as big as

Your car is three times as big as this one. - Senin araban bunun üç katı kadar büyük.

Belgium is not as big as France. - Belçika Fransa kadar büyük değildir.

kadar
degree

To what degree can we trust him? - Ne dereceye kadar biz ona güvenebiliriz?

She can be trusted to some degree. - Ona bir dereceye kadar güvenilebilir.

kadar
about

Your income is about twice as large as mine is. - Gelirin, benimkinin yaklaşık iki katı kadar büyük.

Don't worry about money so much. - Para için o kadar çok kaygılanma.

kadar
as much

I will help as much as I can. - Ben elimden geldiği kadar yardımcı olacağım.

Few things give us as much pleasure as music. - Birkaç şey bize müzik kadar çok zevk verir.

kadar
so as

The people all praised the emperor's clothes without telling him the truth so as not to seem stupid, until a little boy said, The emperor is naked! - İnsanların hepsi küçük bir çocuk İmparator çıplak! deyinceye kadar aptal görünmemek için ona gerçeği söylemeden imparatorun giysilerini övdü.

Try to do so as far as the station. - İstasyona kadar öyle yapmaya çalış.

kadar
as... as
kadar
something like

Tom would never ever do something like that. - Tom şimdiye kadar böyle bir şeyi asla yapmadı.

How much would you pay for something like this? - Böyle bir şey için ne kadar öderdin?

kadar
amounting
kadar
degre

Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius. - Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.

To what degree can we trust him? - Ne dereceye kadar biz ona güvenebiliriz?

kadar
or so

I expect to stay in Boston a day or so. - Bir güne kadar Boston'da kalmayı umuyorum.

Ten to one it'll clear up in an hour or so. - Bire karşı on bir saate kadar hava açılacak.

kadar
as much ... as
kadar
insomuch as
kadar
some

He was kind enough to lend me some money. - Bana biraz ödünç para verecek kadar nazikti.

All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive. - Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.

kadar
amount

What does the bill amount to? - Fatura ne kadar tutuyor?

The larger the amount of silver, the larger the amount of corruption. - Gümüş paranın miktarı ne kadar büyük olursa, rüşvet o kadar büyük olur.

kadar düzenli
as regular as
kadar süre
by
kadar çirkin
as ugly as
kadar çılgın
as mad as
kadar özgür
as free as
mümkün olduğu kadar
all the way
mümkün olduğu kadar erken
as early as possible
mümkün olduğu kadar yakın
as near as possible
mümkün olduğu kadar çabuk
as soon as
mümkün olduğu kadar çok
as much as possible
ne kadar
how long

How long will you remain in London? - Londra'da ne kadar kalacaksın?

How long does the airport bus take to the airport? - Havaalanı otobüsünün havaalanına götürmesi ne kadar sürer?

ne kadar süre
how long

How long did they live in England? - Onlar İngiltere'de ne kadar süre yaşadılar?

Tom asked me how long my parents had been married before they separated. - Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu.

parmak kadar
small
ta -e kadar
clear to
tepeden tırnağa kadar
from head to toe
tepeden tırnağa kadar
from head to foot
yeteri kadar vermemek
stint
yeteri kadar çok
substantially
yeterli kadar
sufficiently
yeterli kadar
adequately
yeterli kadar
sufficient
yolun sonuna kadar
all the way
zerre kadar
a modicum of
zerre kadar
in the slightest degree
zerre kadar
shadow of
zerre kadar
not at all
zerre kadar
(Dilbilim) at all
zerre kadar değil
not in the least
zerre kadar şüphe kalmamak
without a shadow of a doubt
ne kadar uzun
how long

How long is the Golden Gate Bridge? - Golden Gate Bridge ne kadar uzunluktadır?

How long is the bridge? - Köprü ne kadar uzunluktadır?

- e kadar
- Of
-a kadar
-Up
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
(Atasözü) Cheats never prosper
akıl almayacak kadar çok
as much as you can't even imagine
avuç içi kadar
palms up
bir dereceye kadar
certain extent
bu ne kadar
How much of this
cehenneme kadar yolun var
go to hell
en ince ayrıntısına kadar, etraflıca
thoroughly, thoroughly
kadar az
as few as
ne kadar
how

She told me how it was wrong to steal. - O bana hırsızlığın ne kadar yanlış bir şey olduğunu anlattı.

How much do ten paper plates cost? - 10 kağıt tabak ne kadar?

ne kadar yazık
What a shame!
ne kadar çok
how much
pek o kadar değil
Not so much
sonrasına kadar
Until after
sonuna kadar
end

Never give up till the very end. - Tam sonuna kadar vazgeçme.

We disputed the victory to the end. - Zaferi sonuna kadar tartıştık.

öyle, o kadar, o derece
So, so, so deeply
şimdilik bu kadar
That's all for now
ne kadar erken o kadar iyi
the sooner the better
ne kadar çabuk olursa o kadar iyi
the sooner the better
ne kadar çok olursa o kadar iyi
the more the better
Turkish - Turkish

Definition of -e kadar in Turkish Turkish dictionary

abdalın dostluğu köy görünceye kadar
(deyim) Çıkarı için yakınlık gösterip dostluk kuran kimse, beklediği yararı elde ettikten, işini yürütecek başka yollar bulduktan sonra sizinle olan ilişkisini keser
English - Turkish

Definition of -e kadar in English Turkish dictionary

till kadar
para çekmecesi, kasa
till kadar
(toprağı) sürmek, işlemek
-e kadar
Favorites