Hearing this song after so long really brings back the old times.
- Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
I've never woken up this early.
- Hiç bu kadar erken kalkmadım.
Mom was innocent enough to ask him: Would you like any more beer?
- Annem yeteri kadar masum bir halde Biraz daha bira ister misin? diye sordu.
They did not have enough gold.
- Onların yeteri kadar altını yoktu.
That's it. I'm not lending you any more money.
- Bu kadar. Sana daha fazla ödünç para vermiyorum.
That's it. I've done everything I can.
- Bu kadar. Yapabileceğim her şeyi yaptım.
That's enough. I don't want any more.
- Bu kadarı yeter. Ben artık istemiyorum.
Can a two-year-old boy run that fast?
- İki yaşındaki bir çocuk bu kadar hızlı koşabilir mi?
The rich have troubles as well as the poor.
- Zenginlerin fakirler kadar sorunları vardır.
He speaks Spanish as well as French.
- O, Fransızca kadar İspanyolca da konuşuyor.
How far do I have to go?
- Nereye kadar gitmek zorundayız?
How far are you willing to take this?
- Bunu nereye kadar götürmeye isteklisin?
Keep your eyes wide open!
- Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
Fadil found the door wide open.
- Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.
Fadil found the door wide open.
- Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.
Keep your eyes wide open!
- Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
I'm not going to eat that much.
- Bu kadar fazla yemeyeceğim.
I know that much myself.
- Kendimi bu kadar tanıyorum.
You don't have to give yourself such airs.
- Bu kadar çalım satmak zorunda değilsin.
I didn't expect such a nice present from you.
- Senden bu kadar iyi bir hediye beklememiştim.
Your car is three times as big as this one.
- Senin araban bunun üç katı kadar büyük.
I am about as big as my father now.
- Şimdi yaklaşık babam kadar büyüğüm.
To what degree can we trust him?
- Ne dereceye kadar biz ona güvenebiliriz?
I agree with you to a degree.
- Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim.
Don't worry about money so much.
- Para için o kadar çok kaygılanma.
The population of Italy is about half as large as that of Japan.
- İtalya'nın nüfûsu, Japonya'nınkinin yaklaşık yarısı kadardır.
The news surprised him as much as it did me.
- Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.
As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
- Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.
Try to do so as far as the station.
- İstasyona kadar öyle yapmaya çalış.
Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning.
- Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.
Tom would never ever do something like that.
- Tom şimdiye kadar böyle bir şeyi asla yapmadı.
I'm too old to do something like that.
- Öyle bir şeyi yapamayacak kadar yaşlıyım.
I agree with you to a degree.
- Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim.
She can be trusted to some degree.
- Ona bir dereceye kadar güvenilebilir.
Ten to one it'll clear up in an hour or so.
- Bire karşı on bir saate kadar hava açılacak.
You will get well in a week or so.
- Bir haftaya kadar iyileşeceksin.
I must have it done somehow by six.
- Saat altıya kadar bir şekilde onu yaptırmalıyım.
To take something too far.
- Bir şey alamayacak kadar çok uzak.
What does the bill amount to?
- Fatura ne kadar tutuyor?
I really wonder how much the inheritance tax will amount to.
- Gerçekten veraset vergisinin ne kadar tutacağını merak ediyorum.
How long does the airport bus take to the airport?
- Havaalanı otobüsünün havaalanına götürmesi ne kadar sürer?
How long that bridge is!
- Köprü ne kadar uzunmuş!
After the hatchet job my boss did on my proposal, I'm not sure how long I want to keep on working here.
- Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim.
Tom asked me how long my parents had been married before they separated.
- Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu.
How long is the bridge?
- Köprü ne kadar uzunluktadır?
How long that bridge is!
- Köprü ne kadar uzunmuş!
How long does the airport bus take to the airport?
- Havaalanı otobüsünün havaalanına götürmesi ne kadar sürer?
How much money do you want?
- Ne kadar para istiyorsun?
The boss told his secretary to come up with a good idea by the end of the week.
- Patron sekreterine hafta sonuna kadar iyi bir fikirle gelmesini söyledi.
You don't have to stay to the end.
- Sonuna kadar kalmak zorunda değilsiniz.