şu

listen to the pronunciation of şu
Turkish - English
(İnşaat) that

Look at that mountain which is covered with snow. - Karlarla örtülü şu dağa bak.

This is a good book, but that is better. - Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.

quod
that, this; that one
şu ana kadar
so far

So far, he has been extremely happy. - O, şu ana kadar oldukça mutlu.

Everything is fine so far. - Şu ana kadar her şey iyi.

şu an
{i} present

The present government has many problems. - Şu andaki hükümetin çok sayıda problemleri var.

What defect can you find in the present system of education? - Şu andaki eğitim sisteminde hangi eksikliği bulabilirsin?

şu anda
currently

Tom currently works for his father's company. - Tom şu anda babasının şirketi için çalışıyor.

Tom currently teaches English in Japan. - Tom şu anda Japonya'da İngilizce öğretiyor.

şu anda
just now, at present, at the moment
şu anda
now

What I want now is not money, but time. - Şu anda istediğim para değil, fakat zamandır.

I hear that Tom isn't in Boston now. - Tom'un şu anda Boston'da olmadığını duyuyorum.

şu ana kadar
up till now
şu ana kadar
by now

Tom must be over thirty by now. - Tom şu ana kadar otuzun üzerinde olmalı.

Tom is supposed to be in Boston by now. - Tom'un şu ana kadar Boston'da olması bekleniyor.

şu ana kadar
until now

For some reason the microphone wasn't working until now. - Bazı nedenlerden dolayı mikrofon şu ana kadar çalışmıyordu.

I have been lucky until now. - Şu ana kadar şanslıydım.

şu ana kadar
up to now

Up to now I've never been abroad. - Şu ana kadar hiç yurt dışında bulunmadım.

Up to now, how many books do you think you've read? - Şu ana kadar sence kaç kitap okumuşsundur?

şu anda
yet

Do you have any plans yet? - Şu anda hiç planın var mı?

I'm not sure Tom is ready to do that yet. - Tom'un şu anda onu yapmak için hazır olduğundan emin değilim.

şu anda
just now

I was just now thinking about that problem. - Şu anda o sorun hakkında düşünüyordum.

Tom isn't here just now. - Tom şu anda burada değil.

şu anda
for the present
şu anda
(Konuşma Dili) here and now

I can't answer you here and now. - Sana burada ve şu anda cevap veremem.

şu anki
current

I am content with my current position. - Şu anki pozisyonumdan memnunum.

I want to quit my current job. - Ben şu anki işimi bırakmak istiyorum.

şu anki
going
şu anki
currently
şu şekilde
thus
şu şekilde
thus and so
şu an
this instant
şu ana kadar
yet

Have they found Tom yet? - Şu ana kadar Tom'u buldular mı?

Bill, did you take Spot for a walk yet? - Bill, şu ana kadar Spot'u yürüyüşe çıkardın mı?

şu ana kadar
as yet
şu ana kadar
ever

This was the first Japanese food I had ever tasted. - Şu ana kadar tattığım ilk Japon yemeği buydu.

Nothing is ever right. - Şu ana kadar hiçbir şey doğru değil.

şu ana kadar
thus far
şu anda
presently

It is an ancient midden, presently an archaeological treasury. - Eski bir çöp yığını şu anda arkeolojik bir hazinedir.

I am presently working in the hotel kitchen. - Ben şu anda otel mutfağında çalışıyorum.

şu anda
at present

At present they are working for a big company in England. - Onlar şu anda İngiltere'de büyük bir şirket için çalışıyorlar.

Everything is going well at present. - Şu anda her şey iyi gidiyor.

şu anda
at the present time
şu an
{i} now

I am only warming up now. - Şu an sadece ısınıyorum.

Long skirts are out of fashion now. - Şu an uzun eteklerin modası geçmiştir.

Şu ana kadar
up until now
Şu anda
now to
şu an
at the moment

Can you mention some celebrities in Italy at the moment? - Şu anda İtalya'daki bazı ünlülerden bahsedebilir misin?

They're having a break at the moment. - Onlar şu anda bir mola veriyorlar.

şu anda
at the moment

Our prospects for victory are excellent at the moment. - Zafer umutlarımız şu anda mükemmel.

Can you mention some celebrities in Italy at the moment? - Şu anda İtalya'daki bazı ünlülerden bahsedebilir misin?

şu sıralar
recently

We have recently discussed this problem. - Şu sıralar bu problemi tartıştık.

I've been spending a lot of time studying for IT certifications recently. - Şu sıralar BT sertifikasyonlarına çalışmaya çok vakit harcıyorum.

şu an
at present

I don't need money at present. - Benim şu anda paraya ihtiyacım yok.

Everything is going well at present. - Şu anda her şey iyi gidiyor.

şu ana kadar
up to the present
şu anki
present

Are you content with your present salary? - Şu anki maaşından memnun musun?

Many are fed up with their present careers. - Çoğu şu anki kariyerinden bıkmış.

şu günlerde
1. in the near future, any day now. 2. in these days: in those days
şu günlerde
in these days
Turkish - Turkish
Bu kelimesine göre yerde, zamanda veya söz zincirinde biraz uzak olanı belirten gösterme sıfatı: "Masanın üstünde şu mektubu buldu"- M. Ş. Esendal
Biraz uzakta olan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan gösterme zamiri
(Osmanlı Dönemi) (-) (-Şuy) f. Temizleyen, yıkayan
Pasta hamuru
Bu kelimesine göre yerde, zamanda veya söz zincirinde biraz uzak olanı belirten gösterme sıfatı