çeşitlendirmek

listen to the pronunciation of çeşitlendirmek
Turkish - English
diversify

Dubai is trying to diversify its economy. - Dubai ekonomisini çeşitlendirmek için çalışıyor.

to diversify
vary
çeşit
kind

I read three kind of newspapers in order to keep abreast with the times. - Gelişmeleri takip etmek için üç çeşit gazete okurum.

What kind of woman do you think I am? - Ne çeşit kadın olduğumu düşünüyorsun?

çeşit
{i} variety

Variety is the spice of life. - Çeşitlilik hayatın lezzetidir.

He grew a variety of crops. - O, çeşitli ekinler büyüttü.

çeşit
sort

What sort of house do you have? - Ne çeşit bir evin var?

Tom can do all sorts of things quite well. - Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.

çeşit
{i} cast
çeşit
type

Spätzle are a type of German pasta. - Spätzle bir çeşit alman pastasıdır.

These types of books have almost no value. - Bu çeşit kitapların neredeyse hiçbir değeri yok.

çeşit
style

Part of the charm of a big city lies in the variety of styles that can be seen in the architecture of its buildings. - Büyük bir şehrin cazibesinin bir kısmı onun binalarının mimarisinde görülebilen stillerin çeşitliliğine bağlıdır.

çeşit
denomination
çeşit
{i} item
çeşit
sort of

What sort of television programs are on today? - Bugün ne çeşit televizyon programları var?

She seemed like some sort of princess from a fairy tale. - O bir peri masalından bir çeşit prenses gibi görünüyordu.

çeşitlendirme
diversification
çeşit
{i} genre
çeşit
{i} species

Cabbage, cauliflower, broccoli, and Brussels sprouts are all cultivars of the same species. - Lahana, karnabahar, brokoli ve brüksellahanası aynı türün çeşitleridir.

çeşit
(Spor) make

Tom came up with various ideas on how to make his business more successful. - Tom işini nasıl daha başarılı yapacağına dair çeşitli fikirler ileri sürdü.

What make of computer do you use? - Hangi çeşit bilgisayar kullanıyorsun?

çeşit
variation
çeşit
(Ticaret) line
çeşit
version
çeşit
flavor
çeşit
hue
çeşit
sample
çeşit
form

There are several kinds of cloud formations. - Çeşitli bulut oluşum türleri vardır.

Sami had some form of paranoid schizophrenia. - Sami'de bir çeşit paranoyak şizofreni vardı.

çeşit
assortment

We also have lentils in our assortment. - Ayrıca çeşitlerimizde mercimeğimiz var.

A clocktower is full of an assortment of doodads and doohickies. - Saat kulelerinin içi çeşit çeşit zamazingoyla doludur.

çeşit
description
çeşit
order

I read three kind of newspapers in order to keep abreast with the times. - Gelişmeleri takip etmek için üç çeşit gazete okurum.

In order to study computational linguistics it's necessary to know various languages, however, one also has to be familiar with the use of computers. - Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.

çeşit
nature
çeşit
class
çeşit
breed
çeşit
rate
çeşit
run

Oil is necessary to run various machines. - Yağ çeşitli makinelerin çalıştırılabilmesi için gereklidir.

çeşit
kind, sort, variety
çeşit
range

We discussed a wide range of topics. - Çok çeşitli konular tartıştık.

A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low. - Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.

çeşit
(Hukuk) brand
çeşit
biol. variety
çeşit
stripe
çeşit
ilk
çeşit
kind, sort, description, cast, breed; variety; assortment; sample
çeşit
{i} manner
Turkish - Turkish
Çeşitlerini artırmak
Çeşit
tür
çeşit
Türlü
Çeşit
(Osmanlı Dönemi) BÂC
Çeşit
kalem
çeşit
Aynı türden olan şeylerin bazı özelliklerle ayrılan öbeklerinden her biri, tür, nevi
çeşit
Aynı türden olan şeylerin bazı özelliklerle ayrılan öbeklerinden her biri, tür, nevi: "Her çeşit insanı kavrayacak bir sunuş tarzı vardı."- H. Taner
çeşit
Canlıların bölümlenmesinde, bireylerden oluşan, türden daha küçük birlik
çeşit
Türlü: "Bu camilerin her biri başka planda başka çeşittir."- Y. K. Beyatlı
çeşit
tevür
çeşitlendirme
Çeşitlendirmek işi
çeşitlendirmek
Favorites