Somebody is standing in front of his room.
- Biri odasının önünde duruyor.
The balance at the bank stands at two million yen.
- Bankadaki bakiye 2 milyon yende duruyor.
Once the complaining starts, it never ends.
- Bir defa şikayet etmeye başladığında asla durmaz.
Let's wait for the rain to end!
- Yağmurun durmasını bekleyelim!
Someone is standing behind the wall.
- Birisi duvarın arkasında duruyor.
These two are standing abreast.
- Bu ikisi yan yana duruyor.
My house is close to a bus stop.
- Evim otobüs durağına yakın.
Were the earth to stop revolving, what do you suppose would happen?
- Dünya dönmeyi durdursa,ne olacağını tahmin edersin?
Halt! Stay right where you are or I'll shoot!
- Dur! Olduğun yerde kal, yoksa vururum!
The blue sports car came to a screeching halt.
- Mavi spor araba durma noktasına geldi.
When riding the escalator, please hold the handrail and stand inside the yellow line.
- Yürüyen merdivene binerken lütfen tırabzanı tut ve sarı çizginin içinde dur.
Hold up, what do you think you're doing?
- Dur bakalım, Sen ne yaptığını düşünüyorsun?
A stalled car impedes traffic in the left lane.
- Durmuş bir araba sol şeritte trafiği engelliyor.
He stalled the engine three times.
- Üç kez motoru durdurdu.
Yazılım şirketi ekonomik durgunluk sürecinde büyük başarısızlığa uğradı.
- The software company collapsed during the recession.
Amerika'da kaldığı süredeki deneyimlerini bize anlatmaya başladı. Biz dikkat kesildik.
- He started to tell us his experiences during his stay in America. We were all ears.