Tom ve Mary dindar Katoliktirler.
- Tom and Mary are devout Catholics.
Tom'un annesi dindar bir Katolikti.
- Tom's mother was a devout Catholic.
O başkalarının dinsel inançlarına karşı hoşgörülüdür.
- He is tolerant in religious belief of others.
Bir devlet okulunda dinsel eğitim yasaklandı.
- Religious education is prohibited at a public school.
Ateizm dinî bir inanç değildir.
- Atheism isn't a religious belief.
Yeni yasa dini azınlıkları oy verme haklarından mahrum edecek.
- The new law will deprive religious minorities of their right to vote.
Tom çok dindar gibi gözükmüyor.
- Tom doesn't appear to be very religious.
Ateistlerin tüm dindar ve sosyalistlerden daha merhametli olduğunu biliyorum.
- I know atheists that have more humanity than all these religious and these socialists.
Tom inançlı değildir.
- Tom is not religious.
Leyla'nın derin dinsel inançları vardı.
- Layla had deep religious convictions.
Yeni yasa dini azınlıkları oy verme haklarından mahrum edecek.
- The new law will deprive religious minorities of their right to vote.
Ateizm dinî bir inanç değildir.
- Atheism isn't a religious belief.
Tom bir din adamı değildi.
- Tom wasn't a religious man.
Din adamı saatlerce diz çökmüş olarak kaldı.
- The religious man remained kneeling for hours.
... who were generally absolutely devout ...