You didn't do a very good job, I said.
 - Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
The girl did nothing but cry.
 - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
Why doesn't anybody translate my sentences?
 - Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?
He doesn't know who built those houses.
 - O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
I'm doing it for you.
 - Bunu senin için yapıyorum.
I'm doing this for you.
 - Bunu senin için yapıyorum.
I want to do it myself.
 - Onu kendim yapmak istiyorum.
Can you do it in one day?
 - Onu bir günde yapabilir misin?
Bottles of beer are made of glass.
 - Bira şişeleri camdan yapılır.
This table is made of wood.
 - Bu masa tahtadan yapılmıştır.
He was guilty of making a mistake.
 - O, bir hata yapmaktan suçluydu.
He is afraid of making mistakes.
 - Hata yapmaktan korkuyor.
They assisted him in performing the operation.
 - Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.
Dr. Jackson is performing an autopsy.
 - Dr. Jackson otopsi yapıyor.
If it had not been for her help, you would never have done it.
 - Onun yardımı olmasaydı asla onu yapamazdın.
Having done my homework, I watched the baseball game on television.
 - Ev ödevimi yaptıktan sonra ,televizyonda beyzbol oyununu izledim.
She made up her face in 20 minutes.
 - O, 20 dakika içinde yüzüne makyaj yaptı.
Tom has made up his mind to go to Boston to study.
 - Tom öğrenim yapmak için Boston'a gitmeye karar verdi.
What do you make of that?
 - Onunla ilgili ne yaparsın?
I'm not quite sure what to make of this.
 - Bununla ilgili ne yapacağımdan pek emin değilim.
Rio's carnival is held in February.
 - Rio karnavalı şubat ayında yapılır.
Before the match, an opening ceremony was held in the Yoyogi stadium.
 - Maçtan önce Yoyogi stadyumunda bir açılış töreni yapıldı.
Many atrocities were committed during the war.
 - Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.
The committee had a long session.
 - Komite uzun bir oturum yaptı.
Beer bottles are made of glass.
 - Bira şişeleri camdan yapılır.
She made coffee for all of us.
 - O hepimiz için kahve yaptı.
The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
 - Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
 - İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
He committed an illegal act.
 - O, yasa dışı bir eylem yaptı.
Many atrocities were committed during the war.
 - Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.