yapılması

listen to the pronunciation of yapılması
Türkisch - Englisch
(Hukuk) interception and recording of other forms of communication
yapılması gerekli olan şey
what is needed
yapılması gereken şey
care
yapılması gerekli
bounden
yap
do
yap
did

You didn't do a very good job, I said. - Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.

The chief engineer did research hand in hand with his assistant. - Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.

yap
does

She doesn't know who built those houses. - O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.

Why doesn't anybody translate my sentences? - Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?

yap
{f} doing

I'm doing it for you. - Bunu senin için yapıyorum.

I'm doing this for you. - Bunu senin için yapıyorum.

yap
(Bilgisayar) do it

I want to do it myself. - Onu kendim yapmak istiyorum.

Can you do it in one day? - Onu bir günde yapabilir misin?

yap
made of

In ethnic Iranian foods, you can see many products which are made of milk. - Etnik İran gıdalarında, sütten yapılan birçok ürün görebilirsiniz.

Beer bottles are made of glass. - Bira şişeleri camdan yapılır.

yap
{f} making

Making such a judgement may lead to wrong ideas. - Öyle bir yargılama yapmak yanlış fikirlere yönlendirebilir.

Tom worries about making mistakes at work. - Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.

yap
{f} performing

They assisted him in performing the operation. - Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.

The coroner is performing an autopsy on Tom to find out why he died. - Adli tabip onun neden öldüğünü bulmak için Tom üzerinde bir otopsi yapıyor.

yap
hold in
yap
{f} done

It can be done in a day. - O, bir günde yapılabilir.

Having done my homework, I watched the baseball game on television. - Ev ödevimi yaptıktan sonra ,televizyonda beyzbol oyununu izledim.

yap
made up

She has made up her mind to go to America to study. - O, eğitim yapmak için Amerika'ya gitmeye karar verdi.

A molecule is made up of atoms. - Bir molekül atomlardan yapılmıştır.

yap
{f} make of

I'm not quite sure what to make of this. - Bununla ilgili ne yapacağımdan pek emin değilim.

What did you make of that? - Onunla ilgili ne yaptın?

yap
held in

Parliamentary elections will be held in Germany in 2017. - Parlamento seçimleri 2017'de Almanya'da yapılacak.

Rio's carnival is held in February. - Rio karnavalı şubat ayında yapılır.

yap
commit

They voted to create a committee. - Bir komite oluşturmak için oylama yaptılar.

Many atrocities were committed during the war. - Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.

yap
{f} made

Butter is made from cream. - Tereyağı kaymaktan yapılır.

Butter is made from milk. - Tereyağı sütten yapılır.

yap
make&
yap
make

The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom! - Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!

A good daughter will make a good wife. - İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.

idari soruşturmanın yapılması
(Ticaret) carrying out official inquiries
yap
committed

The enemy committed a horrible manslaughter in the city. - Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.

Tom committed a bank robbery. - Tom bir banka soygunu yaptı.

antlaşmada değişiklik yapılması
(Hukuk) amendment to a treaty
gümrük işlemlerinin yapılması
customs clearance
üst araması yapılması
(Hukuk) intimate body search, invasive body search
Englisch - Englisch

Definition von yapılması im Englisch Englisch wörterbuch

Yap
An atoll in the Caroline Islands of western Micronesia
yap
To bark; to yelp
yap
informal terms for the mouth
yap
A badly behaved child, a brat
yap
A bark; a yelp
yap
To talk, especially excessively
yap
{f} yelp, bark; talk noisily or foolishly; chatter
yap
The mouth, which produces speech
yap
An informal talk
yap
{i} yelp, bark; chatter, foolish talk; uncouth person; mouth (Slang)
yap
The high-pitched bark of a small dog
yap
Of a small dog, to bark
yap
If a small dog yaps, it makes short loud sounds in an excited way. The little dog yapped frantically. An island group and state of the Federated States of Micronesia in the western Caroline Islands of the western Pacific Ocean. Discovered by the Spanish in 1791, it became part of a Japanese mandate after 1920 and fell to U.S. forces in 1945. the sound a small dog makes when it yaps
yap
bark in a high-pitched tone; "the puppies yelped"
Dänisch - Türkisch

Definition von yapılması im Dänisch Türkisch wörterbuch

Yap
saçmalama