İnsanların zayıf yönlerini araştırmayın ama güçlü yönlerini araştırın.
- Do not search for people's weaknesses, but for their strengths.
Zayıf yönlerimiz açığa çıkarıldı.
- Our weaknesses were exposed.
Çocukluğunda oldukça cılızdı.
- He was quite weak in his childhood.
Cılız ve narin bir çocuktu.
- He was a weak and delicate child.
Dizlerimde halsizlik hissettim.
- I felt weak in the knees.
O, bir arkadaşına çok yorgun ve güçsüz hissettiğini söyledi.
- He told a friend that he felt very tired and weak.
Bugün biraz güçsüz hissediyorum.
- I feel a little weak today.
Biz inanılmaz bir güçsüzlük durumundaydık.
- We were in a state of incredible weakness.
Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.
- Everyone has both strong and weak points.
John Bill'in zayıflığından istifade etti.
- John took advantage of Bill's weakness.
İnsan zaafına müsamaha göstermek zorundasın.
- You have to allow for human weakness.
Zayıflıklarının üstesinden gelmek zor değil.
- It isn't hard to overcome your weaknesses.
İnsanların zayıflıklarını istismar etmeye son vermeni istiyorum.
- I want you to stop preying on people's weaknesses.
Kahvemi hafif istiyorum.
- I'd like my coffee weak.
Kahvemi hafif severim.
- I like my coffee weak.
Ann'in çikolataya zafiyeti var.
- Ann has a weakness for chocolate.
Gıda yetersizliği onu zayıf ve bitkin düşürdü.
- Lack of food had left him weak and exhausted.
Açık kahveyi tercih ederim.
- I prefer weak coffee.
Tom açıkçası hâlâ çok zayıf.
- Tom is obviously still very weak.
İnsan zaafına müsamaha göstermek zorundasın.
- You have to allow for human weakness.
Onun çiçek hastalığının zayıf evresini geçirdiğini söylediler.
- They said he had a weak form of smallpox.
Hastalık, organizmanızı zayıf düşürdü.
- The sickness has weakened your organism.
This place is weak.
We were served stale bread and weak tea.
His inability to speak in front of an audience was his weakness.
She is an athlete who has a weakness for chocolate.
In a small number of horses, muscle weakness may progress to paralysis.