veki̇l

listen to the pronunciation of veki̇l
Türkisch - Englisch

Definition von veki̇l im Türkisch Englisch wörterbuch

vekil
deputy

He appointed John to act as his deputy. - O, John'u vekili olarak hareket etmesi için atadı.

vekil
proxy
vekil
locum tenens
vekil
surrogate
vekil
attorney in-fact
vekil
replacement
vekil
barrister
vekil
(Askeri) regent
vekil
(Ticaret) commissionaire
vekil
(Kanun) fideiussor
vekil
(Ticaret) factor
vekil
alternate
vekil
stand-in
vekil
substitute

Wait quietly until the substitute teacher gets here. - Vekil öğretmen buraya gelene kadar sessizce bekleyin.

I want you all to meet your new substitute teacher. - Hepinizin yeni vekil öğretmeninizle tanışmanızı istiyorum.

vekil
administrator
vekil
attorney
vekil
representative
vekil
agent; representative; deputy; attorney; proxy
vekil
(Hukuk) proxy, representative
vekil
assignee
vekil
vice
vekil
commissary
vekil
vicar
vekil
delegate
vekil
locum
vekil
vice gerent
vekil
minister
vekil
commissioner
vekil
supply
vekil
minister of state, cabinet member
vekil
lieutenant
vekil
stand in
vekil
agent, representative; deputy; attorney; proxy; minister bakan
vekil
nominee
vekil anne
(Pisikoloji, Ruhbilim) surrogate mother
vekil etmek
(Kanun) substitute
vekil olarak bakan
deputy
vekil tayin etmek
deputise
vekil tayin etmek
(Kanun) appoint
vekil eden
attorney who
vekil olarak
as a proxy
vekil aile
surrogate parent
vekil atamak
depute
vekil beyanı
(Ticaret) proxy statement
vekil ebeveyn
(Pisikoloji, Ruhbilim) surrogate parent
vekil eş
(Pisikoloji, Ruhbilim) surrogate partner
vekil nasp etmek
empower somebody with assignee
vekil nasp etmek
authorize somebody as assignee
vekil nasıp ve tayin etmek
(Politika, Siyaset) retain and constitute
vekil olarak atanmak
be deputed
vekil oyu
(Ticaret) proxy vote
vekil savaşlar
(Politika, Siyaset) proxy wars
vekil sıfatıyla
as a proxy
vekil tabanlı
(Kanun) agent based
vekil tayin etme
substitution
vekil öğretmen
substitute teacher
vekil
(Politika, Siyaset) secretary of state
vekil
trustee
vekil
acting

Tom became the acting chairman of the committee. - Tom, komitenin başkan vekili oldu.

vekil
procurator
vekil
locum tenentes
vekil
agent
genel vekil
(Kanun) agent general
genel vekil
(Kanun) general proxy
hususi vekil
(Kanun) special proxy
hususi vekil
(Ticaret) private attorney
kadın vekil
administratrix
vekil
vicegerent
vekil
mandatary
vekil
succedaneum
vekil
{i} mandatory
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) Başkasının işini gören. Bir adamın yerine hareket etme selâhiyeti olan kimse
(Osmanlı Dönemi) Nâzır. Bakan
(Hukuk) Vekalet sözleşmesi gereği başkası adına işler yapmakla yetkilendirilen kimse
vekil
Bakan
vekil
Bakan: "Hanın avlusundan sokağa vekil ve sefir otomobillerine taş çıkartacak bir lüks otomobil yürüdü."- R. N. Güntekin
vekil
Birinin, işini görmesi için kendi yerine bıraktığı veya yetki verdiği kimse
vekil
Yetki alan
vekil
(Osmanlı Dönemi) sözcü
vekil vükela
İleri gelenler
Vekil
naip
Vekil
(Osmanlı Dönemi) MÜMESSİL
Vekiller
(Hukuk) VÜKELA
veki̇l
Favoriten