vazife

listen to the pronunciation of vazife
Türkisch - Türkisch
Ödev: "Şimdi artık vazife bitmiş, gülüp eğlenmeye sıra gelmiştir."- R. N. Güntekin
Günlük ücret, yevmiye
Görev: "Nedim bugün vazifesine geç geldi."- A. Gündüz
Görev
Ödev
(Osmanlı Dönemi) KÜRSİ
VAZİFE
(Osmanlı Dönemi) Bir kimsenin yapmaya mecbur olduğu iş. Yapılması birisine havale edilen şey. Kıymet verilen iş
VAZİFE
(Osmanlı Dönemi) Ücret.Tarîk-ı Hakta çalışan ve mücahede edenler, yalnız kendi vazifelerini düşünmek lâzım gelirken, Cenab-ı Hakk'a aid vazifeyi düşünüp, harekâtını ona bina ederek hataya düşerler.Meşhurdur ki: Bir zaman İslâm kahramanlarından ve Cengiz'in ordusunu müteaddit defa mağlup eden Celâleddin-i Harzemşah harbe giderken, vüzerası ve etbaı ona demişler: "Sen muzaffer olacaksın; Cenab-ı Hak seni galip edecek." O demiş
vazife aşkı
Mesleğine tutkun olma
vazife etmek
Görev bilmek
vazife kurbanı
Görev başında şehit olan kimse
vazife şehidi
Görev başında şehit olan kimse
vatani vazife
bakınız: vatanî görev
ahlaki vazife
Kanunun zorlaması olmaksızın, doğru bilindiği için yapılması gereken işler
son vazife
bakınız: son görev
vazife
Favoriten