I didn't notice anything unusual.
- Olağan dışı bir şey fark etmedim.
It's very unusual for you and Tom to disagree.
- Senin ve Tom'un aynı fikirde olmaması çok olağan dışı.
Mary got extraordinary grades.
- Mary olağandışı notlar aldı.
Tom is an extraordinary jumper.
- Tom olağandışı bir atlamacıdır.
Unusually low temperatures account for the poor rice crop this year.
- Olağandışı düşük ısılar bu yıl düşük kaliteli pirinç hasatından sorumlu tutulmaktadır.
I thought it was unusual that he was up so late at night.
- Onun gece geç saatlere kadar yatmamasının olağandışı olduğunu düşündüm.