Bugün, bir sürü insan işsiz kalma konusunda endişeleniyor.
- Today, many people worry about losing their jobs.
İnsan gülebilen tek hayvandır.
- Man is the only animal that can laugh.
Bir kadın erkeksiz bir şey değildir.
- A woman without a man is nothing.
Michael bir erkek adıdır ama Michelle bir bayan adıdır.
- Michael is a man's name but Michelle is a lady's name.
İşçilerin çoğu açlıktan öldüler.
- Many of the workers died of hunger.
Mümkün olduğunca çok sayıda işçiyi bir araya getirmek önemlidir.
- It's important to unite as many workers as possible.
Sendika yönetimle pazarlık yaptı.
- The union bargained with the management.
Ben bir yönetim danışmanıyım.
- I'm a management consultant.
Bir erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer.
- The way to a man's heart is through his stomach.
Lütfen beni güldürme. Dün bir sürü mekik çektim ve mide kaslarım ağrıyor.
- Please don't make me laugh. I did too many sit-ups yesterday and my stomach muscles hurt.
El ile sürebilir misin?
- Can you drive manual?
Onlar karı kocaymış gibi davranıyorlar.
- They pretend to be man and wife.
Bu adam benim kocam değil.
- This man is not my husband.
Hiç kimse adaylığı kazanmak için yeterli oy almadı.
- No man received enough votes to win the nomination.
Mağazayı pek çok kişiye sordum, ancak kimse onu duymamıştı.
- I asked many persons about the store, but no one had heard of it.
Neden odun kesmekten büyük zevk alan bu kadar çok insan olduğunu biliyorum. Bu aktivitede sonuçları hemen anında görürsünüz. -- Albert EINSTEIN
- I know why there are so many people who love chopping wood. In this activity one immediately sees the results. -- Albert EINSTEIN
Ben sadece Zürih'e taşındım ve birçok şeyi yapmaktan zevk alıyorum.
- I have just moved to Zurich and enjoy doing many things.
Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
- That's one small step for man, one giant leap for mankind.
Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
- That's one small step for a man, one giant leap for mankind.
Polis adamın peşinde.
- The police are after the man.
Polis bir adamla sokakta konuştu.
- The policeman spoke to a man on the street.
Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
- That's one small step for a man, one giant leap for mankind.
Şeytanın var olmadığını düşünüyorum, bence insanlık onu yarattı,kendi hayalinde ve tasvirinde
- I think the devil doesn't exist, but man has created him, he has created him in his own image and likeness.
Birçok biyometrik sistem parmak izi tarayıcısı tabanlıdır.
- Many biometric systems are based on the fingerprint scanner.
Ben bu sistemi bilmiyorum ama sorumlu adam açıklayacak.
- I don't know this system, but the man in charge will explain.
Bir uşak özel bir evde bir hizmetçi olarak çalışan adamdır.
- A manservant is a man who works as a servant in a private house.
Tom güvenebileceğiniz bir insan türü.
- Tom is the kind of man you can trust.
Tom sevdiğim insan türüdür.
- Tom is the kind of man I like.
every man for himself.
Man the machine guns!.
Geordie Giv'is a bottle of dog man!.
Some people prefer apple pie, but me, I'm a cherry pie man.
I always wanted to be a guitar man on a road tour, but instead I'm a flag man on a road crew.
He's more a man than any pair of rats of you in this here house.
The shipped was manned with a small crew.
God created man male and female, after his own image, in knowledge, righteousness, and holiness, with dominion over the creatures.