Çok güçlü, erkeksi ve tatlısın, sana nasıl direnebilirim?
- You're so strong, manly and sweet, how could I resist you?
Tom çok erkeksi değil.
- Tom isn't very manly.
Asya'da bir sürü insan vardır.
- There are many people in Asia.
Bugün, bir sürü insan işsiz kalma konusunda endişeleniyor.
- Today, many people worry about losing their jobs.
Bir kadın erkeksiz bir şey değildir.
- A woman without a man is nothing.
Odada kaç tane erkek çocuk var?
- How many boys are there in the room?
Mümkün olduğunca çok sayıda işçiyi bir araya getirmek önemlidir.
- It's important to unite as many workers as possible.
İşçilerin çoğu açlıktan öldüler.
- Many of the workers died of hunger.
Sanal bellek çoklu görev çekirdekleri için geliştirilmiş bir bellek yönetim tekniğidir.
- Virtual memory is a memory management technique developed for multitasking kernels.
Sendika yönetimle pazarlık yaptı.
- The union bargained with the management.
Bir erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer.
- The way to a man's heart is through his stomach.
Midesi dolu olan bir insan kimsenin aç olduğunu düşünmez.
- A man with a full belly thinks no one is hungry.
El ile sürebilir misin?
- Can you drive manual?
Onlar karı koca oldu.
- They became man and wife.
Bu adam benim kocam değil.
- This man is not my husband.
Hiç kimse tam olarak kaç kişinin kendilerini hippi kabul ettiklerini bilmez.
- No one knows exactly how many people considered themselves hippies.
Hiç kimse kaç kişi öldüğünden emin değildi.
- No one is sure how many people died.
Neden odun kesmekten büyük zevk alan bu kadar çok insan olduğunu biliyorum. Bu aktivitede sonuçları hemen anında görürsünüz. -- Albert EINSTEIN
- I know why there are so many people who love chopping wood. In this activity one immediately sees the results. -- Albert EINSTEIN
Ben sadece Zürih'e taşındım ve birçok şeyi yapmaktan zevk alıyorum.
- I have just moved to Zurich and enjoy doing many things.
Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
- That's one small step for man, one giant leap for mankind.
Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
- That's one small step for a man, one giant leap for mankind.
Polis bir adamla sokakta konuştu.
- The policeman spoke to a man on the street.
O sağlam genç bir adam.
- He is a robust young man.
Sence insanlık bir gün Ay'ı sömürgeleştirecek mi?
- Do you think mankind will someday colonize the Moon?
Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
- That's one small step for a man, one giant leap for mankind.
Birçok biyometrik sistem parmak izi tarayıcısı tabanlıdır.
- Many biometric systems are based on the fingerprint scanner.
Uzun yıllar, Pluto, bizim güneş sistemimizin dokuzuncu gezegeni olarak kabul edildi.
- For many years, Pluto was considered to be the ninth planet in our solar system.
Bir uşak özel bir evde bir hizmetçi olarak çalışan adamdır.
- A manservant is a man who works as a servant in a private house.
Tom sevdiğim insan türüdür.
- Tom is the kind of man I like.
Tom güvenebileceğiniz bir insan türü.
- Tom is the kind of man you can trust.
every man for himself.
Man the machine guns!.
Geordie Giv'is a bottle of dog man!.
Some people prefer apple pie, but me, I'm a cherry pie man.
I always wanted to be a guitar man on a road tour, but instead I'm a flag man on a road crew.
He's more a man than any pair of rats of you in this here house.
The shipped was manned with a small crew.
God created man male and female, after his own image, in knowledge, righteousness, and holiness, with dominion over the creatures.