erkeklik

listen to the pronunciation of erkeklik
Türkisch - Englisch
virility
manhood
masculinity
sexual virility
masculine
maleness
bravery
courage, manly behavior
manhood; masculinity; courage, bravery; sexual virility
manliness
sexual potency, virility
erkek
male

The male peacock has colorful tail feathers. - Erkek tavus kuşunun renkli kuyruk tüyleri vardır.

Two male school pupils sharing an umbrella? That's quite a queer situation. - Bir şemsiyeyi paylaşan iki erkek okul öğrencisi? Bu oldukça nonoş bir durum.

erkek
man

How many boys are there in the room? - Odada kaç tane erkek çocuk var?

She has too many boyfriends. - Onun bir sürü erkek arkadaşı var.

erkeklik hormonu
(Tıp) androgen
erkeklik torbası
(Tıp) testis
erkeklik uzvu
penis
erkeklik bezi
Testicle
erkeklik erkekliğe adım atmak
grow into a man
erkeklik organı
(Argo) purple-veined
erkeklik organı
(Tıp) virile member
erkeklik organı
penis
erkeklik organı
(Argo) wedding tackle
erkeklik organı
(boğa vb) pizzle
erkeklik organı
stamen
erkeklik organı
phallus
erkeklik organı (bitki)
stamen
erkeklik organına ait
phallic
erkeklik sende kalsın!
(Konuşma Dili) Behave like a gentleman (and don't be a part of anything mean or underhanded)
erkeklik çağı
virility
erkeklik öldü mü?
(Konuşma Dili) Has manly behavior gone out of fashion? (said by someone preparing to perform a manly deed)
erkek
{i} Jack
erkek
he
erkek
(genç) boy
erkek
manly

You're so strong, manly and sweet, how could I resist you? - Çok güçlü, erkeksi ve tatlısın, sana nasıl direnebilirim?

Tom isn't very manly. - Tom çok erkeksi değil.

erkek
(hayvan) Tom
erkek
hard

All the men are hardworking. - Tüm erkekler çalışkandır.

My brother studies as hard as I do. - Erkek kardeşim benim kadar çok çalışır.

erkek
husband

Of all the men that I dislike, my husband is certainly the one that I prefer. - Hoşlanmadığım tüm erkeklerden, kocam kesinlikle tercih ettiğimdir.

When we think of the traditional roles of men and women in society, we think of husbands supporting the family, and wives taking care of the house and children. - Ne zaman kadın ve erkeklerin geleneksel rollerini düşünsek, ailesine destek olan kocalar ve de aile ve çocuklarına bakan karılar aklımıza gelir.

erkek
good, hard (iron, copper)
erkek
prov. husband
erkek
mech., carpentry male
erkek
rigid
erkek
male, he; manly, courageous, reliable; rigid, hard; man; husband
erkek
menfolk
erkek
{s} masculine

Some women look more masculine than feminine. - Bazı kadınlar kadınsıdan daha çok erkeksi görünüyor.

The radio announcer had a masculine voice. - Radyo spikerinin erkeksi bir sesi vardı.

erkek
courageous
erkek
gent

There is neither Jew nor Gentile, neither slave nor free, nor is there male and female, for you are all one in Christ Jesus. - Ne Musevi, ne de musevi olmayan, ne köle ne de özgür vardır, ne erkek ne de dişi vardır, zira Mesih İsa'da hepiniz birsiniz.

The gentleman was killed by a slave in revolt. - Soylu erkek isyanda bir köle tarafından öldürüldü.

erkek
men's
erkek
men

Those young men are independent of their parents. - Bu genç erkekler ebeveynlerinden bağımsızlar.

This building is a capsule hotel lodging men and women. - Bu yapı erkekleri ve kadınları konaklayan kapsül bir oteldir.

erkek
honest and true
erkek
manly, courageous, virile, macho
erkek
man; male
hayvan erkeklik organından yapılan kamçı
pizzle
yapay erkeklik organı
dildo
Türkisch - Türkisch
Bir erkeğin fizyolojik görevini yerine getirme gücü: "Yaşlı imiş
Erkek olma durumu
Bir erkeğin fizyolojik görevini yerine getirme gücü
Erkekçe davranış, yiğitlik, mertlik: "Ondan usanmak, onunla didişmemek erkekliğin şanından mıydı?"- S. F. Abasıyanık
Erkekçe davranış, yiğitlik, mertlik
oktan erkekliği kesilmiş."- K. Tahir
(Osmanlı Dönemi) ZEKÂRET
(Osmanlı Dönemi) ZÜKURET
(Osmanlı Dönemi) ZEKURET
erkeklik bezi
Er beziya da testis, erkek üreme organlarından penisin her iki yanında yer alan yapılardır. Er bezlerinin testosteron hormonu salgılanması, spermlerin üretilmesi ve erkeklere özgü bazı fiziksel özelliklerin gelişmesi gibi görevleri vardır
erkeklik organı
Erkeğin çiftleşme organı, kamış, penis, fallus
Erkek
(Osmanlı Dönemi) NERE
Erkek
kişi
Erkek
(Hukuk) MÜZEKKER
Erkek
male
Erkek
(Osmanlı Dönemi) IBLIK
Erkek
er
erkek
Sert, kolay bükülmez
erkek
Sperma oluşturan organizma
erkek
Sözüne güvenilir, mert
erkek
Yetişkin adam, kadın karşıtı: "Erkekler gelince buraya, karılar işte böyle kaçar."- O. C. Kaygılı
erkek
Koca
erkek
Girintili ve çıkıntılı olmak üzere bir çift oluşturan nesnelerden çıkıntılı olanı
erkek
Marangozculukta geçmelerde bir yuva ya da deliğe giren bölümü üzerinde bulunduran parça
erkek
İnsan, hayvan ve bitkilerin dişiyi dölleyecek cinsten olanı
erkek
Yetişkin adam, kadın karşıtı
Englisch - Türkisch

Definition von erkeklik im Englisch Türkisch wörterbuch

erkek
zıvana mortise
erkeklik
Favoriten