That really sounds quite awesome.
- Bu gerçekten oldukça korkunç görünüyor.
I think it's awesome.
- Bunun korkunç olduğunu düşünüyorum.
Ken seems to have a terrible cold.
- Ken korkunç bir soğuk algınlığı olmuş gibi görünüyor.
Dozens of people were injured in the terrible accident.
- Korkunç kazada düzinelerle insan yaralandı.
The ghost story was terrifying.
- Hayalet hikayesi korkunçtu.
Tom made a terrifying threat against Mary.
- Tom Mary'ye karşı korkunç bir tehdit yaptı.
Formidable looking spiders do not attack people.
- Korkunç görünen örümcekler insanlara saldırmazlar.
This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed.
- Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur.
The fearful noise astonished anyone coming for the first time.
- Korkunç gürültü ilk defa gelen birini şaşırttı.
Some comments are scary.
- Bazı yorumlar korkunç.
That day really was very scary.
- O gün gerçekten çok korkunçtu.
There are very few shops and the cinema is awful.
- Burada çok az mağaza var ve sinema da korkunç.
That was an awful day.
- O, korkunç bir gündü.
The firemen's face was grim when he came out of the burning house.
- Yanan evden dışarı çıktığı zaman itfaiyecinin yüzü korkunçtu.
Tom's prognosis was grim.
- Tom'un prognozu korkunçtu.
I think that's appalling.
- Onun korkunç olduğunu düşünüyorum.
He says appalling things.
- O, korkunç şeyler söylüyor.
What you did to Tom was cruel.
- Tom'a yaptığın korkunçtu.
The murder scene was a grisly sight.
- Cinayet yeri korkunç bir manzaraydı.
Tom is tormented every night by horrific nightmares.
- Tom her gece korkunç kabuslarla boğuşuyor.
Fadil got involved in this horrific crime.
- Fadıl bu korkunç suça karıştı.
Layla and Sami were a very gruesome couple of killers.
- Leyla ve Sami çok korkunç bir katil çiftiydi.
Desperate men often do desperate things.
- Umutsuz insanlar çoğu kez korkunç şeyler yaparlar.
Murder is a monstrous act.
- Cinayet korkunç bir eylem.
That's funny and horrifying at the same time.
- O komik ve aynı zamanda korkunç.
Fadil started to hear horrifying sounds coming from his room.
- Fadıl kendi odasından gelen korkunç sesleri duymaya başladı.
The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
- Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
People in the village still talked about the horrible way Tom had died.
- Köydeki insanlar hâlâ Tom'un öldüğü korkunç şekilden bahsediyorlardı.
Serbian trains are terribly slow.
- Sırp trenleri korkunç bir şekilde yavaş...
He is terribly jealous.
- Korkunç derecede kıskançtır.
A hideous monster used to live there.
- Orada korkunç bir canavar yaşardı.
The police haven't yet caught the person who committed this hideous crime.
- Polis henüz bu korkunç suçu işlemiş kişiyi yakalamış değil.
It's bad! Very bad! Horrible!
- Kötü! Çok kötü! Korkunç!
That day really was very scary.
- O gün gerçekten çok korkunçtu.
Uncover the horrific truth of this shocking story.
- Bu şok edici hikayenin korkunç gerçeğini ortaya çıkarın.
Sami died in a terrible tragic way.
- Sami korkunç trajik bir şekilde öldü.
Life is more hellish than hell itself.
- Yaşam cehennemin kendisinden daha korkunç.
It was a horrendous experience.
- O korkunç bir deneyimdi.
A horrendous situation developed. We hope the government can find a satisfactory solution.
- Korkunç bir durum gelişti. Hükümetin tatmin edici bir çözüm bulabileceğini umuyoruz.
Tom is dreadfully wrong.
- Tom korkunç bir şekilde hatalı.
It will be dreadfully hot.
- Korkunç sıcak olacak.
Sami described a horrid scene.
- Sami, korkunç bir sahne tarif etti.
He enjoys engaging in macabre activities such as dissecting animal corpses and stalking people on the street at night.
- O, hayvan cesetlerini parçalayarak incelemek ve geceleri sokaklarda insanları gizlice takip etmek gibi korkunç aktivitelerle uğraşmaktan hoşlanır.
Day after day the tabloids titillated the public with lurid details about the president's marital infidelity.
- Günbe gün gazeteler Başkanın evliliğine sadakatsizliği hakkında korkunç detaylarla halkın içini gıcıkladılar.
That clothing store was ghastly.
- O giyim mağazası korkunçtu.
It was frightful when my car skidded on the ice.
- Arabam buz üzerinde savrulduğunda, korkunçtu.
This morning the weather is frightful.
- Bu sabah hava korkunç.
My little brother says that he had a dreadful dream last night.
- Küçük erkek kardeşim dün gece korkunç bir rüya gördüğünü söylüyor.
Tom is dreadfully wrong.
- Tom korkunç bir şekilde hatalı.
A dire tragedy has befallen me.
- Başıma korkunç bir trajedi geldi.
The situation is becoming more and more dire for me.
- Durum benim için gittikçe daha korkunç oluyor.
Fadil's crime was utterly terrific.
- Fadıl'ın suçu son derece korkunçtu.