The comic scenes in the play were overdone.
- Oyundaki komik sahneler abartılıydı.
Everyone claims that it's harder to play comic roles than others, but that's not true at all. Doing a good job is always difficult, in any area.
- Herkes komik roller oynamanın diğerlerinden daha zor olduğunu iddia ediyor fakat bu hiç doğru değil. Herhangi bir alanda, iyi bir iş yapmak her zaman zordur.
My son tried to become a teller of funny stories.
- Oğlum komik hikayelerin anlatıcısı olmak için çalıştı.
Sentences bring context to the words. Sentences have personalities. They can be funny, smart, silly, insightful, touching, hurtful.
- Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.
Tom's jokes are hilarious and get even better after he's had a few beers.
- Tom'un esprileri komiktir, birkaç bira içtikten sonra daha da komikleşir.
This is a hilarious story!
- Bu çok komik bir hikaye!
His story was so funny that everyone could not help laughing.
- Onun hikayesi o kadar komikti ki gülmemek elimde değildi.
Tom looked so funny that I couldn't help laughing.
- Tom o kadar komik görünüyordu ki gülmekten kendimi alamadım.
His behavior at the party was so humorous that I could not help laughing.
- Onun partideki davranışı o kadar komikti ki kendimi gülmekten alamadım.
This is beyond ludicrous.
- Komik ötesi bir durum.
I probably sound ridiculous.
- Muhtemelen komik görünüyorum.
That's the most ridiculous thing I've ever heard.
- O şimdiye kadar duyduğun en komik şey.
Tom looked so funny that I couldn't help laughing.
- Tom o kadar komik görünüyordu ki gülmekten kendimi alamadım.
Tom has a funny way of laughing.
- Tom'un komik bir gülme şekli var.
I don't find that amusing.
- Onu komik bulmuyorum.
Drunkards are often quite amusing.
- Ayyaşlar genellikle oldukça komiktirler.
He's not a very funny comedian.
- O çok komik bir komedyen değil.
That comedian is very funny.
- O komedyen çok komik.