We're going to have to dig deep.
- Derin kazmak zorunda kalacağız.
It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth.
- Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.
How horrible, fantastic, incredible it is that we should be digging trenches and trying on gas-masks here because of a quarrel in a far away country between people of whom we know nothing.
- Kim olduklarını bilmediğimiz insanların arasında, çok uzak bir ülkedeki savaş yüzünden burada gaz maskeleri denemek ve hendekler kazmak zorunda olmamız ne kadar korkunç, fantastik, inanılmaz.
It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth.
- Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.
It was a wild goose chase.
- O, vahşi bir kaz avıydı.
I aimed at a sparrow, but shot down a goose.
- Bir serçeye nişan aldım ama bir kaz vurdum.
Tom grabbed one of the shovels and started digging.
- Tom küreklerden birini aldı ve kazmaya başladı.
Tom and I plan to start digging a well tomorrow morning.
- Tom ve ben bir kuyu kazmaya başlamayı planlıyoruz.
Not a drop of rain fell for a month, so they had to dig a well.
- Bir aydır bir damla yağmur düşmedi. Bu yüzden bir kuyu kazmak zorunda kaldılar.
Tom continued digging.
- Tom kazmaya devam etti.
This machine can dig giant holes.
- Bu makine muazzam çukurlar kazabilir.
They're digging a hole.
- Onlar çukur kazıyorlar.
When spring comes, they dig up the fields and plant seeds.
- İlkbahar geldiğinde onlar tarlaları kazarlar ve tohumları ekerler.
The team excavates carefully for the archaeologists.
- Takım, arkeologlar için dikkatle kazar.
Tom is digging a hole.
- Tom bir çukur kazıyor.
One man was seen digging with his bare hands.
- Bir adam çıplak elleri ile kazı yaparken görüldü.
Tom dug a hole in his front yard.
- Tom ön avlusunda bir çukur kazdı.
He dug a hole in the garden.
- O, bahçede bir çukur kazdı.
There was a bunch of geese flying in different groups.
- Farklı gruplarda uçan bir grup kaz vardı.
My dear child, stay down here, otherwise the mean geese will bite you to death.
- Sevgili çocuğum, burada kal, yoksa zalim kazlar seni ölümüne ısırır.
I have a pick, two shovels and a wheelbarrow.
- Bir kazmam, iki küreğim ve bir el arabam var.
A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
- Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth.
- Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.