karalamak

listen to the pronunciation of karalamak
Türkisch - Englisch
scribble
draw
blacken
scratch
blemish
denigrate
scribble down
to cross out (something written)
to draft, sketch out
line through
chalk out
pollute
dash off
blot out
dash
breathe upon
besmear
besmirch
calumniate
dash down
scrabble
to deface (something) with drawings or scribblings
rule smth. out
scandalize
doodle
to scribble, to scrawl; to cross sth out, to cross sth off; to draft, to sketch out; to blacken, to slander, to slur, to smear
bedaub
smear
rule out
smirch
draft
slur
rule something out
sketch out
rule smth out
libel
scratch out
scrawl
slander
strike through
through line
traduce
{f} smudge
{f} smut
blot
score out
karalama
scribble

There were scribbles all along the wall. - Bütün duvar boyunca karalamalar vardı.

karalama
defamation
karalama
libel
karalama
smear

The ruling party is running a smear campaign against the opposition. - İktidar partisi muhalefete karşı bir karalama kampanyası yürütüyor.

karalama
copy
karalama
draft
karalama
doodles
karalama
writing exercise
karala
{f} scrawl

A terrible, almost illegible scrawl. - Korkunç, neredeyse okunaksız bir karalama.

karalama
rough
karalama
aspersion
karalama
slander
karalama
aspersing
karala
traduce
karala
scribble

Tom scribbled something on a piece of paper. - Tom bir parça kağıt üzerine bir şey karaladı.

There were scribbles all along the wall. - Bütün duvar boyunca karalamalar vardı.

karala
defame
karala
doodle
karalama
calumny
karalama
blackening
karalama
rough copy
karalama
doodle
karalama
writing exercise; scribble(s), doodle(s); crossing out; draft, rough draft; slander, aspersion
karalama
draft, rough draft
karalama
scandal
karalama
scrawl

A terrible, almost illegible scrawl. - Korkunç, neredeyse okunaksız bir karalama.

karalama
scribbling; doodling
karalama
smirch
karalama
scrabble
karalama
jotting
karalama
scrap
Türkisch - Türkisch
Bir yazının üzerini çizerek onu geçersiz kılmak
Hızlı ve acele olarak yazmak: "Birdenbire ayağa kalktı ve ayakta bir reçete karaladı."- S. F. Abasıyanık
Taslak olarak yazmak veya çizmek: "Defteri elime alıp şu iki sayfalık yazıyı karaladıktan sonra kapının yavaşça gıcırdadığını işittim."- H. Z. Uşaklıgil
Leke sürmek, kötülük yüklemek, iftira etmek
Taslak olarak yazmak veya çizmek
Hızlı ve acele olarak yazmak
Boya veya kalemle birtakım şekiller çizerek bir yeri kirletmek
karalama
El alıştırmak için çok tekrarlanarak yazılan yazı. Üstünde düzeltmeler yapılan, temize çekilmemiş yazı taslağı, müsvedde: "İlk şiirim olan bir türkü güftesini, Üsküp türkülerinde gördüğüm vezinle karalamaya başladım."- Y. K. Beyatlı
karalama
Üstünde düzeltmeler yapılan, temize çekilmemiş yazı taslağı, müsvedde
karalama
El alıştırmak için çok tekrarlanarak yazılan yazı
karalama
Leke sürme, kötülük yükleme
karalama
Karalamak işi
karalamak
Favoriten