Where did you see the woman?
- Kadını nerede gördün?
She is a selfish woman.
- O bencil bir kadındır.
He wanted female companionship.
- O kadın arkadaşlık istedi.
The patients in this study consisted of 30 males and 25 females.
- Bu çalışmadaki hastalar, 30 erkek ve 25 kadından oluşmaktadır.
Japanese women carry their babies on their backs.
- Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
Women didn't care for him.
- Kadınlar ondan hoşlanmadılar.
She is a selfish woman.
- O bencil bir kadındır.
She shot a warm smile at the old lady.
- O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.
I was looking at a pretty hen.
- Ben güzel bir kadına bakıyordum.
The girl has grown into a slender woman.
- Kız ince belli bir kadın haline geldi.
Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
- Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
I'd never go out with a married woman!
- Ben asla evli bir kadınla dışarı çıkmak istemem!
Why are you hanging around with a married woman?
- Neden evli bir kadınla aylak aylak dolaşıyorsun?
Tom falls in love with every woman he meets.
- Tom tanıştığı her kadına âşık olur.
Mary is one of the most beautiful women I've ever met.
- Mary, şimdiye kadar tanıştığım en güzel kadınlarından biridir.
That woman must be his wife.
- Şu kadın onun karısı olmalı.
That woman is his wife, I think.
- Sanırım, o kadın onun karısıdır.
She shot a warm smile at the old lady.
- O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.
The thief disguised himself as an old lady.
- Hırsız yaşlı bir kadın olarak kendini gizledi.
At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear.
- Camilerde kadınlar için örtü, etek ve hırka bulunur.
Mary is a femme fatale.
- Mary bir baştan çıkaran kadın.
The lady's wish is my command.
- Kadının isteği benim emrimdir.