işaretler

listen to the pronunciation of işaretler
Türkisch - Englisch
markings
marking

This dog breed has very special markings. - Bu köpek ırkının çok özel işaretleri var.

insignia
legend
points
marks

I don't know how to use quotation marks. - Tırnak işaretlerinin nasıl kullanılacağını bilmiyorum.

Put question marks where you're sure. - Soru işaretlerini emin olduğunuz yere koyun.

(Bilgisayar) signs

Most signs around here are written in French. - Civardaki birçok işaretler Fransızca yazılmış.

Tom failed to heed warning signs. - Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.

indicia
işaret
marker

I need three markers. - Üç tane işaretleyiciye ihtiyacım var.

işaret
cue

Tom doesn't understand social cues. - Tom sosyal işaretleri anlamıyor.

işaret
{s} signal

We must pay attention to traffic signals. - Trafik işaretlerine dikkat etmeliyiz.

Stand by for my signal. - İşaretim için beklemede kalın.

işaret
mark

She put a red ribbon on her umbrella as a mark. - O, şemsiyesine bir işareti olarak kırmızı bir kurdele koydu.

Mark the right answer. - Doğru cevabı işaretleyin.

işaret
{i} token
işaret
{i} sign

Thunder has been explained scientifically, and people no longer believe it is a sign that the gods are angry with them, so thunder, too, is a little less frightening. - Gök gürültüsü bilimsel olarak açıklanmıştır, ve insanlar onun tanrıların insanlara kızgın olduğunun bir işareti olduğuna artık inanmıyorlar, bu yüzden gök gürültüsü de biraz daha az korkutucudur.

I can't see the road signs in this fog. - Bu siste yol işaretlerini göremiyorum.

işaret
{i} trace
işaret
{i} gesture

Tom gestured for Mary to go inside. - Tom Mary'nin içeri girmesi için işaret etti.

He responded by giving the OK gesture. - EVET işareti vererek yanıtladı.

işaret
glimpse
işaret
indication

There was no indication that anything was wrong. - Bir şeyin ters gittiğine dair hiçbir işaret yoktu.

Her slurred speech was an indication that she was drunk. - Onun geveleyerek konuşması onun sarhoş olduğunun bir işaretiydi.

işaret
{i} indicator
işaret
{i} earmark
işaret
{i} signature
işaret
badge
işaret
{i} touch

The old German mail carrier did not want to touch the package marked gift. - Yaşlı Alman posta taşıyıcı hediye işaretli pakete dokunmak istemedi.

işaret
landmark

Are there any landmarks? - Doğal sınır işaretleri var mı?

işaret
(Tıp) label
işaret
flag
işaret
marking

This dog breed has very special markings. - Bu köpek ırkının çok özel işaretleri var.

What do these markings mean? - Bu işaretlemeler ne anlama geliyor?

işaret
(Bilgisayar) mark with
işaret
stamp
işaret
precursor
işaret
bookmark
işaret
(Matematik) notation
işaret
reference mark
işaret
singe
işaret
colour
işaret
vestige
işaret
portent
işaret
harbinger
işaret
hint
işaret
spark
işaret
tittle
işaret
denotation
işaret
pledge
işaret
motion

Tom motioned for Mary to enter. - Tom Mary'nin girmesi için el ile işaret etti.

I motioned for her to sit down. - Onun oturması için ona işaret ettim.

işaret
prognostic
işaret
stencil
işaret
semeion
işaret
score
işaret
augury
işaret
beacon

The advent of the euro is the beacon for the new millennium. - Euronun gelişi yeni binyılın işaretidir.

dilsizlerin kullandıkları işaretler
sign language
heceleri gösteren işaretler tablosu
syllabary
işaret
chop
işaret
character
işaret
graph
işaret
logotype
işaret
index

His index finger is shorter than his ring finger. - Onun işaret parmağı yüzük parmağından daha kısadır.

My index finger was suddenly itchy. - İşaret parmağım birden kaşındı.

işaret
logo
işaret
clew
işaret
gesture, signal
işaret
symbol
işaret
ensign
işaret
device
işaret
clue
işaret
distinguishing mark
işaret
sign, indication; mark; signal
işaret
foretoken
işaret
note
işaret
{i} representation
işaret
diacritic
işaret
mort
işaret
monomark
işaret
{i} symptom
işaret
pressmark
işaret
{i} prognostication
işaret
caret
işaret
kenning
işaret
nod

A nod is a sign of agreement. - Bir baş sallama bir onay işaretidir.

Tom signaled Mary with a nod. - Tom başını sallayarak Mary'ye işaret etti

işaret
{i} tick
işaret
segno
kurumsal işaretler
regalia
Türkisch - Türkisch

Definition von işaretler im Türkisch Türkisch wörterbuch

işaret
Anadolu da sessiz ve sözsüz oyunlara veriLen ad
işaret
El, yüz hareketleriyle gösterme
işaret
Belirti, gösterge, levha, tabela, alamet
işaret
Anlam yükletilen şey, anlamlı iz, im
işaret
El, yüz hareketleriyle gösterme: "Artık işaretleri bırakmış, konuşuyor, bir taraftan da saçlarını düzeltiyor."- R. H. Karay
İŞARET
(Osmanlı Dönemi) Ist: Doğrudan doğruya olmadan, hatırlatma suretiyle verilen emir. (Münasebat-ı tevafukiye eğer taaddüt etse ve ayrı ayrı cihetinden bir hâdiseye muvafık gelse, hem bilhassa makama mutabık, hem bilhassa kelâmın mânâsına muvafık ve müeyyid olsa, o muvafakat o vakit işaret derecesine çıkar. Evet muzaaf münasebet, işarettir. M.)
İŞARET
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyi bir vasıta ile (el, göz, kaş veya parmakla) göstererek bildirmek
İŞARET
(Osmanlı Dönemi) Nişan, alâmet, belli bir iz
İşaret
im
İşaret
bel
İşaret
(Osmanlı Dönemi) DELALET
İşaret
sim
İşaretler
(Osmanlı Dönemi) İŞARAT
işaretler
Favoriten