Time doesn't pass or go away, time remains inside us.
 - Zaman geçmez ya da gitmez, zaman içimizde kalır.
You know me inside and out.
 - Benim içimi dışımı biliyorsun.
Eating that stuff will damage your insides.
Tom is an interior designer.
 - Tom bir iç mimar olmak istedi.
She has aspirations to become an interior decorator.
 - Onun iç dekaratör olma özlemleri var.
The Government's domestic policy was announced.
 - Hükümetin iç politikası açıklandı.
My father is a pilot on the domestic line.
 - Babam iç hatlarda çalışan bir pilot.
He looked confident but his inner feelings were quite different.
 - Emin görünüyordu fakat onun iç duyguları tamamen farklıydı.
There's a button on the inner side of the door.
 - Kapının iç tarafında bir buton var.
Tom is bleeding internally.
 - Tom'un iç kanaması var.
We dissected a frog to examine its internal organs.
 - Bir kurbağayı, iç organlarını incelemek için kesip parçalara ayırdık.
Yuriko, a marine biology grad student, fell asleep inside a fish tank and awoke covered in octopuses and starfish.
 - Yuriko deniz biyolojisinden mezun bir öğrenci, bir balık tankının içinde uykuya daldı ve ahtapotlar ve deniz yıldızları ile kaplı olarak uyandı.
Someone pushed me inside.
 - Biri beni içeri itti.
Drinking on an empty stomach is bad for your health.
 - Boş mideyle içki içmek sağlığa zararlıdır.
They took Tom to the hospital to have his stomach pumped because he ate something poisonous.
 - Zehirli bir şey yediği için, onlar Tom'u midesini pompalatmak için hastaneye götürdüler.
Keep the kids indoors.
 - Çocukları içeride tutun.
I stayed indoors because it rained.
 - Yağmur yağdığı için evde kaldım.
If I don't drink a swig of water, I can't swallow these tablets.
 - Eğer bir yudum su içmezsem bu hapları yutamam.
He drank a great swig from the bottle.
 - O, şişeden büyük bir yudum içti.
She will return within an hour.
 - O bir saat içinde geri dönecektir.
She will be back within a week.
 - O bir hafta içinde geri dönecek.
We have to measure your intraocular pressure. Please open both eyes wide and look fixedly at this object here.
 - Göz merceğiniz içindeki baskıyı ölçmeliyiz. Lütfen iki gözünüzü genişçe açın ve sabit bir şekilde buradaki bu objeye bakın.
I'll buy you a drink.
 - Sana bir içecek ısmarlayacağım.
He began his meal by drinking half a glass of ale.
 - Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
Too much drinking will make you sick.
 - Çok fazla içmek seni hasta edecek.
Drinking much is dangerous.
 - Çok fazla içmek tehlikelidir.
John drank many bottles of wine.
 - John birçok şişe şarap içti.
After taking a bath, I drank some soft drink.
 - Duş aldıktan sonra biraz meşrubat içtim.
You need to look inward.
 - İçeriye bakman gerek.
We have become an intolerant, inward-looking society.
 - Biz hoşgörüsüz, içe dönük bir toplum olduk.
No one seems to have the guts to do that anymore.
 - Artık hiç kimsenin onu yapmak için cesareti var gibi görünmüyor.
Tom doesn't have the guts to do that.
 - Tom'un onu yapmak için cesareti yok.
While the civil war went on, the country was in a state of anarchy.
 - İç savaş sırasında, ülke anarşik bir durum içindeydi.
Davis did not want civil war.
 - Davis, iç savaş istemiyordu.
Tom grabbed his mug and walked into the kitchen to get a refill.
 - Tom kupasını aldı ve yeniden doldurmak için mutfağa gitti.
Tom held his cup out for Mary to refill it.
 - Tom Mary'nin onu yeniden doldurması için kupasını uzattı.
Virtual memory is a memory management technique developed for multitasking kernels.
 - Sanal bellek çoklu görev çekirdekleri için geliştirilmiş bir bellek yönetim tekniğidir.
She is embarrassed to breastfeed in public.
 - O, halk içinde emzirmeye utanıyor.
I'd like to have a test for breast cancer.
 - Göğüs kanseri için bir test yaptırmak istiyorum.
Helium is the second simplest atom. It consists of a nucleus containing 2 protons and two neutrons. Around the nucleus orbits 2 electrons.
 - Helium ikinci en basit atomdur. O, iki proton ve iki nötron içeren bir çekirdekten oluşur. Çekirdek etrafında 2 elektron döner.
Tabiat, her sayfasında mühim muhteva sunan yegâne kitaptır.
 - Doğa, her sayfasında önemli içerik sunan tek kitaptır.
Portakallar yüksek vitamin muhtevasına sahiptir.
 - Portakalların yüksek vitamin içeriği vardır.